Bir hortlatma yapayım; evvelinde Allah veresiye

takibindeki 3 sene zarfında -ki bu süreç 2012'de başladı- ise düzenli ve işin inceliklerini araştırarak vücut geliştirme yaptım. Bu sürenin ilk 2 senesi doğal son senenin 6-7 ayı ise supplement destekli oldu. Haftada 4-5 gün salona giden kendi ağırlığının epey üzerinde ağırlıklar kaldıran bir adamdım. Aynı süre zarfında hem tezimi yazıyor, hem sahne alıp müzik icra ediyordum. Sene 2014'ün sonlarında, sahnede iken kalbimde bir gariplik farkettim. Bir boşluk hissi... Bir sıkışma gibi... Bu his ara ara beni yoklamaya başladı. 1-2 ay sürdü. Check-up'ta birşey çıkmadı. Sonra geçti. O arada üst üste gelen bazı sebeplerden ötürü salonu bırakmak sadece yürüyüş yapmak durumunda kaldım. 2016 yılında ise bu hisler yeniden başladı, ama bu sefer çok büyük mide sorunları ile. Sürekli mide yanmaları, gaz, göğüs bölgesinde ağrı, buna eşlik eden huzursuz ayak sendromu, içeriden zangır zangır titreme hissi, kalkıp gitme, kaçma isteği vs... O arada araştırmalarım sonucu yaşadığım boşluk hissinin ekstrasistol (halk dilinde kalp teklemesi) olduğunu öğrendim. Geceleri de uykudan nefessiz uyanmaya başlamıştım. Bir gece mide problemlerimin üzerimde yarattığı bu durumile ekstra atımlar beni panik atağa sevketti ve kalp atışları tavan yapıp, ellerim, kollarım, tüm vücudum uyuşunca kendimi balkonda dehşet içinde nefes almaya çalışırken buldum. Evde yalnızdım ve tamam gittim diyordum. Hikayenin devamında saat gece 03.00'te karşı komşumuz doktorun kapısını çalacak ve ondan birşeyim olmadığı yanıtıyla eve gelip, rahatlayacak ve uykuya dalacaktım. Önümdeki "1" senenin çok sevimsiz geçeceğini nereden bilebilirdim. Günlük birçok işimi yapamaz duruma geldim. En ufak eforda, çarpıntı, darlanma, kalbi dinleme isteği, kolların uyuşması... Ekstrasistollerim de artmıştı. Bir yere giderken 50 defa düşünmeye başlamıştım, arkadaşlarımla bile buluşamıyordum endişeden. Çoğunlukla evde uzanıyor, kitap okuyor, araştırıyordum. Ambulans çağırma mı demezsin, arabada kaç kez kötü olup, kendini güvende hissetmek için hastane park yerine sürme mi demezsin... Kısacası panik atağın beşiğinde sallanıyordum. Panik atak olduğuma emindim ama bunun yanında bir kalp rahatsızlığım olup olmadığını kestiremiyordum. İnatla da doktora gitmiyordum. Sonra panik bozukluğumu nasıl yeneceğim konusundaki çalışmalarım yavaş yavaş başarılı olmaya başladı. Eskiden yaptığım şeyleri yeniden ufak ufak yapmaya başladım. Yüzme, yürüyüşler, arkadaşlarla buluşma vb... Tam bunun arkasına ekg, eko, efor ve kan testlerimi yaptırdım. 0.9 derece kapak bombeleşmem ve hafif derece mitral yetmezliğim olduğunu öğrendim. Doktorun söylediği bu kapak probleminin çok insanda görüldüğü ve hayatıma etki etmeyeceği, ek atımlara da yol açmayacağıydı. Senede bir, iki senede bir kontrol öneriyordu. Öyle de oldu aslında; fitness'ı bırakmıştım ama neredeyse her gün 40 dakika 1 saat arası tempolu yürüyüşler, dağ tırmanışları yapmaya başlamıştım, ve diğer hiçbir aktiviteden geri kalmıyordum. Ekstrasistoller, ara sıra iç sıkıntısı, nadir hafif panik ataklar oluyordu ama idare ediyordum. Eko işi biraz yoruma dayalı diye düşündüğüm için geçenlerde yeniden başka bir doktora göründüm. O da aynı şeyleri söyledi ve ekledi: bu durum toplumun yüzde 20'sinde görülüyor, %99 hayat boyut ameliyat gerektirmiyor, gündelik işleri yapmana ve spora engel değil ancak vücut geliştirme ve dalış yapmazsan iyi olur -ki kendi yakın arkadaşı dalış esnasında yırtmış kapağını-. Bunun dışında kendisinin yorumu; panik atağın yersiz çarpıntı oluşturması sebebiyle hemen her kapak problemli insanda görüldüğü üzerineydi. Açıkçası ben hala bazı cevapları tam alamadım hiçbir doktordan. Tamam vücut geliştirmeyelim de damacana da mı kaldırmayalım? Birini kucaklamayalım mı? Derin dalış yapmayalım da 3-5 metre de mi dalmayalım? Her gün yapmam gereken bel egzersizlerim var (evet bel sakatlığı). Bunlar ne olacak? Yani bu konudaki kısıtlamalar çok muallakta okuduğum, sorduğum, anladığım kadarıyla. Her neyse, yalnız değilsiniz dostlar, umarım en azından hiçbirimizinki ilerlemez, onunla yaşamaya alışırız ve mutlu, sağlıklı bir ömür yaşarız. Usanmadan hepsini okuyan arkadaşlara teşekkür ediyorum.