Ben 150 gr değil normal bir beslenen naturel sporcunun bile 200-250 gr alması gerektiğini düşünüyorum, düşündüğünüz karbonhidrat miktarları fazla geliyor sadece yani kg başına 4-5 gr karb. bence ve biyolojik açıdan gereksiz önceki yazdıklarımda bunu anlattım. Vücudun toplam glikojen stoğu aşağı yukarı kişiye göre 350-450 gr arası değişir. kg x 4-5 gereksiz bir miktar çünkü her gün bu miktarı tüketemez vücut. Proteinlerin de yağ çevrilerek depolanması bir gerçektir fakat karb kadar başarılı ve olağan değildir gereğinden çok alınırsa ve yağ karb. miktarları eksikse mecburi olarak karaciğerde metabolize olur ama 100-120 gr dan fazla veya o civarlar karb alınırsa vücut proteinleri yağa dönüştürmez ya ihtiyacı kadar kullanır, yada pürinlere kadar yıkarak idrar yoluyla vücuttan kreatinin ve üre olarak atmaya çalışır. Lakin şekerin böyle bir atımı yok. Şeker vücutta ya kullanılır ya da yağa dönüşür aşağı yukarı. İdrarda glikoz bulunmas sadece ileri seviye şeker hastalığında gözlenlenir ki bu da zaten böbreklein artık bozulmaya başladığını gösterir doktorlara hatta tahlillerden önce doktorlar maalesef eskiden idrarı tadarak şeker hastalığı teşhisi yapabilirlerdi. Yani protein miktarını arttırırken karb kadar korkmaya gerek olmadığını düşünüyorum.
Protein miktarı almak ile organları yormanın bilinen bir alakası ve etkisi maalesef yok. Ama genel olarak alınan fazla kalorili beslenmenin total insan ömrünü azalttığını net bir şekilde biliyoruz. Hep söylemek istediğim ve çalıştığım konu şu. Kalori miktarları konusunda aşağı yukarı zaten hepimiz hemfikiriz. Ama makro oranları konusunda bir miktar farklılıklarımız var. Benim haklı gördüğüm görüş insanın uzun zamandır yaşadığı ortamı gayet net bir şekilde takip ederek bizim alıştığımız hareket miktarı ve karşılığındaki beslenme rejimini ve yemek yeme frekansını mantıklı bulurken, diğer görüş salt enerji metabolizması üzerine kurulu. Ama hepimiz biliyoruz ki daha düne kadar hiçbir suçu olmadığı düşünülen fruktoz adlı şekerin bugün ciddi bir metabolik toksik olduğu konusunda bütün tıp camiası neredeyse hemfikir. Hatta artık reklamlar bile gerçek şeker üzerine kurulmuş durumda.
Fakat benim katıldığım görüş diyor ki tabiatta gerçek şeker diye bir kavram yok! Şeker her seferinde (Bal'ı saymazsak) ciddi miktarda posa ile birlikte alınmak zorunda bu da onun glisemik yükünü çok ama çok farklı bir hale getiriyor. Şimdiki rafine ürünlerin yanına bile yaklaşamayacağı kadar. İnsanların %85-90 ının tatlı şeyleri sevmesi buradan kaynaklanıyor çünkü bunlar mevsimlik ve sürekli bulunabilecek besinler değil. O sebeple zaten yüksek miktarlarda sürekli alınamiyordu. Fakat şuan bunlara 7/24 ulaşabiliyoruz.
Bir de uzattığımın farkındayım senin iyi niyetine sığınarak devam ediyorum. Glikoza da çevrilse, protein olarak da kullanılsa protein ve karb yine de aynı şey değil bir de termik etki denilen bir konu var. Bunlar çok çok detaylı konular. Senin yaptığın 6 öğün yanlış yapmayın, olmaz, zararlı veya gelişemezsiniz demiyorum ki zaten bu saçmalık olur. Ama tek ama tek gerçek yöntem bu değil. Uzun aerobik egzersizleri saymazsak (1 saatten uzun süren koşular gibi, maraton atletleri gibi) vücudun karb. ihtiyacı düşünülenden az çünkü bizim yaptığımız aerobik dışı çalışma ve egzersiz sırasında çok kısa bir süre sonra vücut yağları da kullanıma sokuyor enerji değeri fazla olduğu için.
Ama bir de üzülerek farkettiğim sürekli atladığımız bir konu var. Sende öyle yapmışsın hayvanları geç! Ama geçemezsin işte, yoksaymak mümkün değil çünkü özellikle bizim gibi carnivora yakın herbivorlarda sindirim ve protein mekanizması bellidir. Otoburler sürekli bir beslenme halindeyken bizim gibi türler aralıklı beslenirler. Bunun sayesinde zeka gelişimi ve boş vakit bulabilirler. Yoksa bir inek gibi sadece ot ile beslenmek istesek gerekli kalori için durmadan yemek zorunda kalırdır fakat sindirim sistemimiz uygun değil. Az yemek yediğimiz halde inatla devam eden yağlanma sorununun temelinde protein açlığı yatıyor. Ayrıca inan bana kasların ve hormonların o istediğimiz seviyelere gelebilmesi için besine olduğu kadar açlığa da ihtiyacı var. Açlık sırasında salgılanan bazı hormanlar (GH gibi) sürekli tok bir vücut da yararlı değil maalesef. Umarım çok uzatıp sıkmamışımdır.[DOUBLEPOST=1401128228][/DOUBLEPOST]"ortada hata falan yok 30 gr olayi gercektir senin 0zaman tek seferde al 200 grami gerisine ne gerek var 5-6 ogun once birkere ne yaptigin onemli buyumemi diyetmi" bir de özür dileyerek ekliyorum ama bir farkı yok işte önceki yapıştırdığım araştırma bunu gösteriyor tek sefer veya 4 sefer aynı azot dengesini koruyor. Yani maalesef yanılıyorsun aşağı yukarı aynı anlama geliyor
uzgunum ama bence laf kalabaligi bunlar insanlrin anliyacagi dilden anlatican senin dediklerin teknik terimler yani benim icin bir anlami yok bilim teknoloji iyidir ama bu spor kuruldu kurulali yada bulundu bulunali bir cogu sporcu nun yapmis oldugu taktiklerdir illaki kendini gelitirmis etkisi gormus kisiler vardir ama eskiden bukadar gelismis teknoloji veya bilim olmadanda inanlar bu taktiklerle cok iyi yerlere gelebilmilerdir ve sen diyorsunki bunlar yanlis veya yanlis degilse neden bukadar uzatiyorsun ben ve benim gibi bir suru insan bu beslenmeyle cok iyi yere gelmislerdir yani anlican sen yoluna ben yoluma !!![DOUBLEPOST=1401135586][/DOUBLEPOST]
uzgunum ama bence laf kalabaligi bunlar insanlrin anliyacagi dilden anlatican senin dediklerin teknik terimler yani benim icin bir anlami yok bilim teknoloji iyidir ama bu spor kuruldu kurulali yada bulundu bulunali bir cogu sporcu nun yapmis oldugu taktiklerdir illaki kendini gelitirmis etkisi gormus kisiler vardir ama eskiden bukadar gelismis teknoloji veya bilim olmadanda inanlar bu taktiklerle cok iyi yerlere gelebilmilerdir ve sen diyorsunki bunlar yanlis veya yanlis degilse neden bukadar uzatiyorsun ben ve benim gibi bir suru insan bu beslenmeyle cok iyi yere gelmislerdir yani anlican sen yoluna ben yoluma !!!
Büyük porsiyonlar halinde alınan proteinler, iyi bir kas yapılanması icin iyi bir taktik degildir. Texas Universitesi Tıp Bölümü'nün arastırmacıları "Journal of the American Dietetic Association"isimli yayınlarında bunu iddia ediyorlar. Yaptıkları testler gösterdi ki, her bir ögün alınan 30 gramlık protein veya daha azı uygun bir kas yapılanması icin yeterli olmaktadır. Bilim insanları, her cesit yastan 34 yetiskini 100 veya 300 gram dana eti ile beslediler, ki bu da yaklasık olarak 30 ile 90 gr protein demek oluyor. Proteinin sentezlenmesi ve kas gelisimindeki sonuçlarını gözlemlemek amacıyla, hemen deneklerin kan testi ve bacagın dizden yukarı olan kısmının biopsi’si yapıldı, ancak herhangi bir farklılık bulunamadı, Her iki denek grubunda da sadece ilk 30 gram protein veya daha azı kas üretiminde kullanıldıgı gozlemlendi.
Kahvaltıda daha fazla Protein
30 gramın üstünde alınan Protein, vücud tarafından sekere ve yağa donusturuldugunden, bılım ınsanları beslenmenin gün icersınde dagıtılmasını öneriyorlar; ”Alışıldığı üzere bizler kahvaltıda daha az protein tüketiriz, buna karşın oğle yemeğınde biraz daha fazla ve en çok da aksam yemeğinde tüketiriz” diyor Paddon-Jones.
Kas inşası ve kalori kontrolünde daha uygun olan, Proteinin daha zamanlı alımına baslanmasıdır. Kahvaltıda alınması gereken 30 gramlık protein yumurta, bir bardak süt, yogurt veya bir avuc fondıkla alınabilir. Boylece vücut tum gun boyunca kasproteinşerını insa eder.
Kaynak :
http://www.extrem-bodybuilding.de/berichte.php?aktiv=berichte&select=1&id=233[DOUBLEPOST=1401135856][/DOUBLEPOST]
Ben 150 gr değil normal bir beslenen naturel sporcunun bile 200-250 gr alması gerektiğini düşünüyorum, düşündüğünüz karbonhidrat miktarları fazla geliyor sadece yani kg başına 4-5 gr karb. bence ve biyolojik açıdan gereksiz önceki yazdıklarımda bunu anlattım. Vücudun toplam glikojen stoğu aşağı yukarı kişiye göre 350-450 gr arası değişir. kg x 4-5 gereksiz bir miktar çünkü her gün bu miktarı tüketemez vücut. Proteinlerin de yağ çevrilerek depolanması bir gerçektir fakat karb kadar başarılı ve olağan değildir gereğinden çok alınırsa ve yağ karb. miktarları eksikse mecburi olarak karaciğerde metabolize olur ama 100-120 gr dan fazla veya o civarlar karb alınırsa vücut proteinleri yağa dönüştürmez ya ihtiyacı kadar kullanır, yada pürinlere kadar yıkarak idrar yoluyla vücuttan kreatinin ve üre olarak atmaya çalışır. Lakin şekerin böyle bir atımı yok. Şeker vücutta ya kullanılır ya da yağa dönüşür aşağı yukarı. İdrarda glikoz bulunmas sadece ileri seviye şeker hastalığında gözlenlenir ki bu da zaten böbreklein artık bozulmaya başladığını gösterir doktorlara hatta tahlillerden önce doktorlar maalesef eskiden idrarı tadarak şeker hastalığı teşhisi yapabilirlerdi. Yani protein miktarını arttırırken karb kadar korkmaya gerek olmadığını düşünüyorum.
Protein miktarı almak ile organları yormanın bilinen bir alakası ve etkisi maalesef yok. Ama genel olarak alınan fazla kalorili beslenmenin total insan ömrünü azalttığını net bir şekilde biliyoruz. Hep söylemek istediğim ve çalıştığım konu şu. Kalori miktarları konusunda aşağı yukarı zaten hepimiz hemfikiriz. Ama makro oranları konusunda bir miktar farklılıklarımız var. Benim haklı gördüğüm görüş insanın uzun zamandır yaşadığı ortamı gayet net bir şekilde takip ederek bizim alıştığımız hareket miktarı ve karşılığındaki beslenme rejimini ve yemek yeme frekansını mantıklı bulurken, diğer görüş salt enerji metabolizması üzerine kurulu. Ama hepimiz biliyoruz ki daha düne kadar hiçbir suçu olmadığı düşünülen fruktoz adlı şekerin bugün ciddi bir metabolik toksik olduğu konusunda bütün tıp camiası neredeyse hemfikir. Hatta artık reklamlar bile gerçek şeker üzerine kurulmuş durumda.
Fakat benim katıldığım görüş diyor ki tabiatta gerçek şeker diye bir kavram yok! Şeker her seferinde (Bal'ı saymazsak) ciddi miktarda posa ile birlikte alınmak zorunda bu da onun glisemik yükünü çok ama çok farklı bir hale getiriyor. Şimdiki rafine ürünlerin yanına bile yaklaşamayacağı kadar. İnsanların %85-90 ının tatlı şeyleri sevmesi buradan kaynaklanıyor çünkü bunlar mevsimlik ve sürekli bulunabilecek besinler değil. O sebeple zaten yüksek miktarlarda sürekli alınamiyordu. Fakat şuan bunlara 7/24 ulaşabiliyoruz.
Bir de uzattığımın farkındayım senin iyi niyetine sığınarak devam ediyorum. Glikoza da çevrilse, protein olarak da kullanılsa protein ve karb yine de aynı şey değil bir de termik etki denilen bir konu var. Bunlar çok çok detaylı konular. Senin yaptığın 6 öğün yanlış yapmayın, olmaz, zararlı veya gelişemezsiniz demiyorum ki zaten bu saçmalık olur. Ama tek ama tek gerçek yöntem bu değil. Uzun aerobik egzersizleri saymazsak (1 saatten uzun süren koşular gibi, maraton atletleri gibi) vücudun karb. ihtiyacı düşünülenden az çünkü bizim yaptığımız aerobik dışı çalışma ve egzersiz sırasında çok kısa bir süre sonra vücut yağları da kullanıma sokuyor enerji değeri fazla olduğu için.
Ama bir de üzülerek farkettiğim sürekli atladığımız bir konu var. Sende öyle yapmışsın hayvanları geç! Ama geçemezsin işte, yoksaymak mümkün değil çünkü özellikle bizim gibi carnivora yakın herbivorlarda sindirim ve protein mekanizması bellidir. Otoburler sürekli bir beslenme halindeyken bizim gibi türler aralıklı beslenirler. Bunun sayesinde zeka gelişimi ve boş vakit bulabilirler. Yoksa bir inek gibi sadece ot ile beslenmek istesek gerekli kalori için durmadan yemek zorunda kalırdır fakat sindirim sistemimiz uygun değil. Az yemek yediğimiz halde inatla devam eden yağlanma sorununun temelinde protein açlığı yatıyor. Ayrıca inan bana kasların ve hormonların o istediğimiz seviyelere gelebilmesi için besine olduğu kadar açlığa da ihtiyacı var. Açlık sırasında salgılanan bazı hormanlar (GH gibi) sürekli tok bir vücut da yararlı değil maalesef. Umarım çok uzatıp sıkmamışımdır.[DOUBLEPOST=1401128228][/DOUBLEPOST]"ortada hata falan yok 30 gr olayi gercektir senin 0zaman tek seferde al 200 grami gerisine ne gerek var 5-6 ogun once birkere ne yaptigin onemli buyumemi diyetmi" bir de özür dileyerek ekliyorum ama bir farkı yok işte önceki yapıştırdığım araştırma bunu gösteriyor tek sefer veya 4 sefer aynı azot dengesini koruyor. Yani maalesef yanılıyorsun aşağı yukarı aynı anlama geliyor
Eski Mr.Olympia Vücut geliştirme sporcusu Günther Schlierkamp, bir porsiyonda en az 60gram protein ve genelde 100gram’a kadar çıkarak günde 600gram protein tükettiğini söylüyordu. “2002 IFBB GNC Show of Strength” yarışmasına hazırlanırken porsiyonları 35-40grama düşürmüş ve günlük protein miktarını 380grama indirmişti. Bu program’ın işe yarayacağını bilmiyordu fakat kariyerinin en büyük başarısını o yarışmada elde etti. Profesyonel müsabakada şampiyon oldu ve o yarışmada Ronnie Coleman’i devirdi. Böylece Ronnie Coleman’i ilk deviren isim olmuştu. Schlierkamp, o günden sonra Mr.Olympia’da ilk 6 da yerini almıştı. Çünkü yıllardır girdiği Mr.Olympia yarışmasında ilk 15’de bile yerini alamaması ve bu programla ilerlemesi olayı ilginç kılıyordu.[DOUBLEPOST=1401135906][/DOUBLEPOST]
Ben 150 gr değil normal bir beslenen naturel sporcunun bile 200-250 gr alması gerektiğini düşünüyorum, düşündüğünüz karbonhidrat miktarları fazla geliyor sadece yani kg başına 4-5 gr karb. bence ve biyolojik açıdan gereksiz önceki yazdıklarımda bunu anlattım. Vücudun toplam glikojen stoğu aşağı yukarı kişiye göre 350-450 gr arası değişir. kg x 4-5 gereksiz bir miktar çünkü her gün bu miktarı tüketemez vücut. Proteinlerin de yağ çevrilerek depolanması bir gerçektir fakat karb kadar başarılı ve olağan değildir gereğinden çok alınırsa ve yağ karb. miktarları eksikse mecburi olarak karaciğerde metabolize olur ama 100-120 gr dan fazla veya o civarlar karb alınırsa vücut proteinleri yağa dönüştürmez ya ihtiyacı kadar kullanır, yada pürinlere kadar yıkarak idrar yoluyla vücuttan kreatinin ve üre olarak atmaya çalışır. Lakin şekerin böyle bir atımı yok. Şeker vücutta ya kullanılır ya da yağa dönüşür aşağı yukarı. İdrarda glikoz bulunmas sadece ileri seviye şeker hastalığında gözlenlenir ki bu da zaten böbreklein artık bozulmaya başladığını gösterir doktorlara hatta tahlillerden önce doktorlar maalesef eskiden idrarı tadarak şeker hastalığı teşhisi yapabilirlerdi. Yani protein miktarını arttırırken karb kadar korkmaya gerek olmadığını düşünüyorum.
Protein miktarı almak ile organları yormanın bilinen bir alakası ve etkisi maalesef yok. Ama genel olarak alınan fazla kalorili beslenmenin total insan ömrünü azalttığını net bir şekilde biliyoruz. Hep söylemek istediğim ve çalıştığım konu şu. Kalori miktarları konusunda aşağı yukarı zaten hepimiz hemfikiriz. Ama makro oranları konusunda bir miktar farklılıklarımız var. Benim haklı gördüğüm görüş insanın uzun zamandır yaşadığı ortamı gayet net bir şekilde takip ederek bizim alıştığımız hareket miktarı ve karşılığındaki beslenme rejimini ve yemek yeme frekansını mantıklı bulurken, diğer görüş salt enerji metabolizması üzerine kurulu. Ama hepimiz biliyoruz ki daha düne kadar hiçbir suçu olmadığı düşünülen fruktoz adlı şekerin bugün ciddi bir metabolik toksik olduğu konusunda bütün tıp camiası neredeyse hemfikir. Hatta artık reklamlar bile gerçek şeker üzerine kurulmuş durumda.
Fakat benim katıldığım görüş diyor ki tabiatta gerçek şeker diye bir kavram yok! Şeker her seferinde (Bal'ı saymazsak) ciddi miktarda posa ile birlikte alınmak zorunda bu da onun glisemik yükünü çok ama çok farklı bir hale getiriyor. Şimdiki rafine ürünlerin yanına bile yaklaşamayacağı kadar. İnsanların %85-90 ının tatlı şeyleri sevmesi buradan kaynaklanıyor çünkü bunlar mevsimlik ve sürekli bulunabilecek besinler değil. O sebeple zaten yüksek miktarlarda sürekli alınamiyordu. Fakat şuan bunlara 7/24 ulaşabiliyoruz.
Bir de uzattığımın farkındayım senin iyi niyetine sığınarak devam ediyorum. Glikoza da çevrilse, protein olarak da kullanılsa protein ve karb yine de aynı şey değil bir de termik etki denilen bir konu var. Bunlar çok çok detaylı konular. Senin yaptığın 6 öğün yanlış yapmayın, olmaz, zararlı veya gelişemezsiniz demiyorum ki zaten bu saçmalık olur. Ama tek ama tek gerçek yöntem bu değil. Uzun aerobik egzersizleri saymazsak (1 saatten uzun süren koşular gibi, maraton atletleri gibi) vücudun karb. ihtiyacı düşünülenden az çünkü bizim yaptığımız aerobik dışı çalışma ve egzersiz sırasında çok kısa bir süre sonra vücut yağları da kullanıma sokuyor enerji değeri fazla olduğu için.
Ama bir de üzülerek farkettiğim sürekli atladığımız bir konu var. Sende öyle yapmışsın hayvanları geç! Ama geçemezsin işte, yoksaymak mümkün değil çünkü özellikle bizim gibi carnivora yakın herbivorlarda sindirim ve protein mekanizması bellidir. Otoburler sürekli bir beslenme halindeyken bizim gibi türler aralıklı beslenirler. Bunun sayesinde zeka gelişimi ve boş vakit bulabilirler. Yoksa bir inek gibi sadece ot ile beslenmek istesek gerekli kalori için durmadan yemek zorunda kalırdır fakat sindirim sistemimiz uygun değil. Az yemek yediğimiz halde inatla devam eden yağlanma sorununun temelinde protein açlığı yatıyor. Ayrıca inan bana kasların ve hormonların o istediğimiz seviyelere gelebilmesi için besine olduğu kadar açlığa da ihtiyacı var. Açlık sırasında salgılanan bazı hormanlar (GH gibi) sürekli tok bir vücut da yararlı değil maalesef. Umarım çok uzatıp sıkmamışımdır.[DOUBLEPOST=1401128228][/DOUBLEPOST]"ortada hata falan yok 30 gr olayi gercektir senin 0zaman tek seferde al 200 grami gerisine ne gerek var 5-6 ogun once birkere ne yaptigin onemli buyumemi diyetmi" bir de özür dileyerek ekliyorum ama bir farkı yok işte önceki yapıştırdığım araştırma bunu gösteriyor tek sefer veya 4 sefer aynı azot dengesini koruyor. Yani maalesef yanılıyorsun aşağı yukarı aynı anlama geliyor
Bugün yüksek sesle bilimsel araştırmalar bunu açıklamaktadır. En önemlisi ise, bir öğünde alınan yüksek oranda proteinlerin ekstradan fayda vermemiş olmasıdır. Hala birçok sporcunun bir öğünde 60-70gram protein depolaması şaşkınlık vericidir. Eğer doğru bir şekilde alımlar tatbik edilse, belki de bugün ki durumda sporcuların yüksek oranda yağ yakıcı ve anti-katabol devresi için yüksek rakamlarda ilaç almalarına gerek kalmayacak.[DOUBLEPOST=1401135950][/DOUBLEPOST]
Ben 150 gr değil normal bir beslenen naturel sporcunun bile 200-250 gr alması gerektiğini düşünüyorum, düşündüğünüz karbonhidrat miktarları fazla geliyor sadece yani kg başına 4-5 gr karb. bence ve biyolojik açıdan gereksiz önceki yazdıklarımda bunu anlattım. Vücudun toplam glikojen stoğu aşağı yukarı kişiye göre 350-450 gr arası değişir. kg x 4-5 gereksiz bir miktar çünkü her gün bu miktarı tüketemez vücut. Proteinlerin de yağ çevrilerek depolanması bir gerçektir fakat karb kadar başarılı ve olağan değildir gereğinden çok alınırsa ve yağ karb. miktarları eksikse mecburi olarak karaciğerde metabolize olur ama 100-120 gr dan fazla veya o civarlar karb alınırsa vücut proteinleri yağa dönüştürmez ya ihtiyacı kadar kullanır, yada pürinlere kadar yıkarak idrar yoluyla vücuttan kreatinin ve üre olarak atmaya çalışır. Lakin şekerin böyle bir atımı yok. Şeker vücutta ya kullanılır ya da yağa dönüşür aşağı yukarı. İdrarda glikoz bulunmas sadece ileri seviye şeker hastalığında gözlenlenir ki bu da zaten böbreklein artık bozulmaya başladığını gösterir doktorlara hatta tahlillerden önce doktorlar maalesef eskiden idrarı tadarak şeker hastalığı teşhisi yapabilirlerdi. Yani protein miktarını arttırırken karb kadar korkmaya gerek olmadığını düşünüyorum.
Protein miktarı almak ile organları yormanın bilinen bir alakası ve etkisi maalesef yok. Ama genel olarak alınan fazla kalorili beslenmenin total insan ömrünü azalttığını net bir şekilde biliyoruz. Hep söylemek istediğim ve çalıştığım konu şu. Kalori miktarları konusunda aşağı yukarı zaten hepimiz hemfikiriz. Ama makro oranları konusunda bir miktar farklılıklarımız var. Benim haklı gördüğüm görüş insanın uzun zamandır yaşadığı ortamı gayet net bir şekilde takip ederek bizim alıştığımız hareket miktarı ve karşılığındaki beslenme rejimini ve yemek yeme frekansını mantıklı bulurken, diğer görüş salt enerji metabolizması üzerine kurulu. Ama hepimiz biliyoruz ki daha düne kadar hiçbir suçu olmadığı düşünülen fruktoz adlı şekerin bugün ciddi bir metabolik toksik olduğu konusunda bütün tıp camiası neredeyse hemfikir. Hatta artık reklamlar bile gerçek şeker üzerine kurulmuş durumda.
Fakat benim katıldığım görüş diyor ki tabiatta gerçek şeker diye bir kavram yok! Şeker her seferinde (Bal'ı saymazsak) ciddi miktarda posa ile birlikte alınmak zorunda bu da onun glisemik yükünü çok ama çok farklı bir hale getiriyor. Şimdiki rafine ürünlerin yanına bile yaklaşamayacağı kadar. İnsanların %85-90 ının tatlı şeyleri sevmesi buradan kaynaklanıyor çünkü bunlar mevsimlik ve sürekli bulunabilecek besinler değil. O sebeple zaten yüksek miktarlarda sürekli alınamiyordu. Fakat şuan bunlara 7/24 ulaşabiliyoruz.
Bir de uzattığımın farkındayım senin iyi niyetine sığınarak devam ediyorum. Glikoza da çevrilse, protein olarak da kullanılsa protein ve karb yine de aynı şey değil bir de termik etki denilen bir konu var. Bunlar çok çok detaylı konular. Senin yaptığın 6 öğün yanlış yapmayın, olmaz, zararlı veya gelişemezsiniz demiyorum ki zaten bu saçmalık olur. Ama tek ama tek gerçek yöntem bu değil. Uzun aerobik egzersizleri saymazsak (1 saatten uzun süren koşular gibi, maraton atletleri gibi) vücudun karb. ihtiyacı düşünülenden az çünkü bizim yaptığımız aerobik dışı çalışma ve egzersiz sırasında çok kısa bir süre sonra vücut yağları da kullanıma sokuyor enerji değeri fazla olduğu için.
Ama bir de üzülerek farkettiğim sürekli atladığımız bir konu var. Sende öyle yapmışsın hayvanları geç! Ama geçemezsin işte, yoksaymak mümkün değil çünkü özellikle bizim gibi carnivora yakın herbivorlarda sindirim ve protein mekanizması bellidir. Otoburler sürekli bir beslenme halindeyken bizim gibi türler aralıklı beslenirler. Bunun sayesinde zeka gelişimi ve boş vakit bulabilirler. Yoksa bir inek gibi sadece ot ile beslenmek istesek gerekli kalori için durmadan yemek zorunda kalırdır fakat sindirim sistemimiz uygun değil. Az yemek yediğimiz halde inatla devam eden yağlanma sorununun temelinde protein açlığı yatıyor. Ayrıca inan bana kasların ve hormonların o istediğimiz seviyelere gelebilmesi için besine olduğu kadar açlığa da ihtiyacı var. Açlık sırasında salgılanan bazı hormanlar (GH gibi) sürekli tok bir vücut da yararlı değil maalesef. Umarım çok uzatıp sıkmamışımdır.[DOUBLEPOST=1401128228][/DOUBLEPOST]"ortada hata falan yok 30 gr olayi gercektir senin 0zaman tek seferde al 200 grami gerisine ne gerek var 5-6 ogun once birkere ne yaptigin onemli buyumemi diyetmi" bir de özür dileyerek ekliyorum ama bir farkı yok işte önceki yapıştırdığım araştırma bunu gösteriyor tek sefer veya 4 sefer aynı azot dengesini koruyor. Yani maalesef yanılıyorsun aşağı yukarı aynı anlama geliyor
7 kere Mr.Olympia şampiyonu olan Arnold Schwarzenegger, en samimi arkadaşı Franco Columbo tarafından şu övgülü sözlere maruz kalır: “Arnold’un öyle etkileyici yapısı ve mükemmel genetiği bulunuyor ki, günlük 170gram protein ile beslenmiş de olsa, tam inancı ve sıkı idmanıyla yine o dehşet verici kaslara ulaşıyordu.”[DOUBLEPOST=1401136018][/DOUBLEPOST]
Yok büyütmek için tabiki kalori olarak da arttırmak lazım ama çok çok artmaya da gerek yok temiz bir büyüme için bünyeye göre %5-10 aralığı arttırmak yeterli gelir bence.
Anabolizan olayı daha derin üstadım, bir müsabık görüntüsü öyle zamanla, yemekle, dinlenmekle naturel olacak bişey değil. Belki 1 milyon kişiden 1 kişi myostatin ile alakalı genlerinden biri hasarlıysa olabilir ama senin benim gibi adam için olmaz o iş bu zaman değil vücudun olabilme kapasitesi.
30 gr olayını da hep söylediğimiz hataya düşüyorsun. Ben böyle yaptım, büyüdüm, kaslandım bu doğru. Lakin iş biyoloji olduğunda bir tek doğru yok maalesef. Sen o şekilde başarı kazanmış olablirsin. Peki 150-200 gr protein ihtiyacım varken ne yaptın? 6 öğün diyeceksin biliyorum. E tamam ama onu yapamayacak, hem iştah olarak, hem iş güç olarak 3 öğüne mecbur hatta belki 2 öğüne mecbur arkadaşa sen geç evine otur neyine vücut geliştirmek mi diyeceğiz? İşe yaramış olması kesin ve tek doğru olduğu anlamına gelmez ki öyle olmadığını da zaten gerekli makaleler ile gösterdik. Yani 30 yerina 50x3 gr da aynı vücudu yapardı üstadım.[DOUBLEPOST=1401120279][/DOUBLEPOST]
İşte aşağı yukarı aynısını yazmışız. Tamam ama biz profesyonel değliz ki niye 6-7 öğün yemek yiyelim. Niye programımızı buna göre yapalım? Ayrıca taa ilk yazdıklarım gibi bunun tabiatta veya antropolojide bir örneği var mı? Daha önce insanlık hiç bu frekansta beslenmiş mi? Tabiatta bu kadar sık gün içinde avlanıp besin tüketen canlı var mı? Doymak için değil, az az yiyeyim mantığı sürprizlerle dolu bir tabiatta kimin alabileceği risk? Bunları sabaha kadar sıralarım. Ben diyorum ki deneylere bile gerek yok, bütün canlılar alemi, vahşi hayat bu anlattıklarınıza zıt çalışıyor. Son 10.000 yılı saymazsak milyonlarca yıl bizde onlardan biri idik niye sistem farklı olsun. Bunu bir düşünün derim.
Tamam şu kısma katılıyorum biz kas inşa etmek istiyoruz ve biraz fazla beslenmemiz lazım buraya kadar hemfikiriz ama zaten günde 3 öğün bile sık aralıklarla beslenme demektir. 24 saate yaysak 8 saatte bir eder. 8 saat uyku çıksan 16/3 - 5,5 saatte bir yemek yemek demektir. vücut daha önceki öğünün bile tamamını sindirmeden tekrar yemek ne mantığı barındırır ki siz bunu bile az bulup daha sık aralıkla beslenmenin zorunluluğunu iddia ediyorsunuz. 3 öğün + yeterli protein + yeterli kalori ile 6 öğün ve diğer sabitler arasında zerre fark olmaz hatta 2 öğün + diğer sabitler arasında bile zerre fark olmaz aynı çalışma sistemi ile çalışırlarsa.
Ayrıca siz psikolojik açlık ile metabolik açlığı birbirine karıştırıyorsunuz. Bir vücudun yeterince beslenememiş olması demek, metabolik açıdan aç kalmış olması demek, bunlardan bahsedebilmek için 48-72 saat arası 0'a yakın kalori girdisi gerekir. Bundan daha sık ve gerekli kalori alındığı takdirde açlık moduna asla giremezsiniz. Siz bunun için yaratıldınız hayatta kalmak için, apartımanda ve AVM lerde hamburger yemek için değil korkmayın o kadar sert çalışma en önemli ve yeterli bein. %35-%35 dinlenme de %30
Aldığınız yüksek oranda proteinler, vücudunuz tarafından biyolojik olarak proteinleri sindirerek gramı gramına kaslarınız ve diğer aktiviteler için ne yazık ki tamamıyla kullanılamıyor. Eğer şansınız varsa, proteinler enerjiye dönüşür. Aksi takdirde yağ olarak depolanır. bunuda bilim diyor hangi bilime inanalim !![DOUBLEPOST=1401136064][/DOUBLEPOST]- Eski Mr.Olympia Vücut geliştirme sporcusu Günther Schlierkamp, bir porsiyonda en az 60gram protein ve genelde 100gram’a kadar çıkarak günde 600gram protein tükettiğini söylüyordu. “2002 IFBB GNC Show of Strength” yarışmasına hazırlanırken porsiyonları 35-40grama düşürmüş ve günlük protein miktarını 380grama indirmişti. Bu program’ın işe yarayacağını bilmiyordu fakat kariyerinin en büyük başarısını o yarışmada elde etti. Profesyonel müsabakada şampiyon oldu ve o yarışmada Ronnie Coleman’i devirdi. Böylece Ronnie Coleman’i ilk deviren isim olmuştu. Schlierkamp, o günden sonra Mr.Olympia’da ilk 6 da yerini almıştı. Çünkü yıllardır girdiği Mr.Olympia yarışmasında ilk 15’de bile yerini alamaması ve bu programla ilerlemesi olayı ilginç kılıyordu.