bonatschi
Özel Üye
Can Üstel Adele ve Kuvvet kitabında "içgüdüsel çalışma prensibi"nden ve bunun öneminden bahsetmiş..
Bu prensip zamanla ve tecrübeyle kazanılıyor..
Kısaca vücutçunun kendini tanıması ve vücudundan gelen sinyalleri dinleyerek ona göre antrenmanını ve beslenmesini yönlendirmesidir diyebiliriz..
Bu prensibe göre sporcu vücudundan gelen tepkilere ve sinyallere göre programını oluşturur, yani set sayısını belirler, hangi antrenman çeşitlerinden maksimum verim alabilecegini bilir ve onları uygular, antrenman süresini kaslarından gelen "bugünlükyeter, beni daha fazla zorlama" gibi uyarılar dahilinde belirler..
Bu kısa girişten sonra kendi sorunuma dönmek istiyorum..
Benim antrenmanlarım dolu dolu 1 buçuk saati geçmekte.. Çevremdeki birçok sporcu arkadaş bu sürenin gereğinden fazla oldugunu ve katabolik süreci başlatacagına dair uyarıyorlar..
Oysa kaslarımdan gelen sesi dinleyince benim için en uygun antrenman süresinin 1.5-2 saat arasında oldugunu anlıyorum.. Fiziksel ve genetik yapımdan ötürü maksimum verimi uzun süreli çalıştıktan sonra aldığımı hissediyorum.. Can Üstel'in belirttiği gibi içgüdüsel bir duygu bu.. Bu süre içersinde ne motivasyonumda ne de fizik gücümde büyük bir azalma olmuyor.. Aksine daha iyi bir şişkinlik, daha iyi bir gerilim ve daha iyi bir gelişme hissediyorum..(bazı sporcuların 45 dakika sonra motivasyon ve fizik olarak düştüğünü de şahit oldum) Oysa antrenmanları 45 dakika ile sınırlı tuttuğumda aynı olumlu tepkileri, sağlam çalıştığıma dair işaretleri vücudumdan alamıyorum..
Bu durumda Can Üstel'in belirttiği gibi "içgüdüsel çalışma prensibi"ne uyarak vücudumun sesini mi dinlemeliyim?..
Benim durumumdaki gibi vücudundan ve kaslarından gelen sesi dinleyerek çalışıp yüksek verim alabilen arkadaşların fikirleri de benim için çok kıymetli..
Bu prensip zamanla ve tecrübeyle kazanılıyor..
Kısaca vücutçunun kendini tanıması ve vücudundan gelen sinyalleri dinleyerek ona göre antrenmanını ve beslenmesini yönlendirmesidir diyebiliriz..
Bu prensibe göre sporcu vücudundan gelen tepkilere ve sinyallere göre programını oluşturur, yani set sayısını belirler, hangi antrenman çeşitlerinden maksimum verim alabilecegini bilir ve onları uygular, antrenman süresini kaslarından gelen "bugünlükyeter, beni daha fazla zorlama" gibi uyarılar dahilinde belirler..
Bu kısa girişten sonra kendi sorunuma dönmek istiyorum..
Benim antrenmanlarım dolu dolu 1 buçuk saati geçmekte.. Çevremdeki birçok sporcu arkadaş bu sürenin gereğinden fazla oldugunu ve katabolik süreci başlatacagına dair uyarıyorlar..
Oysa kaslarımdan gelen sesi dinleyince benim için en uygun antrenman süresinin 1.5-2 saat arasında oldugunu anlıyorum.. Fiziksel ve genetik yapımdan ötürü maksimum verimi uzun süreli çalıştıktan sonra aldığımı hissediyorum.. Can Üstel'in belirttiği gibi içgüdüsel bir duygu bu.. Bu süre içersinde ne motivasyonumda ne de fizik gücümde büyük bir azalma olmuyor.. Aksine daha iyi bir şişkinlik, daha iyi bir gerilim ve daha iyi bir gelişme hissediyorum..(bazı sporcuların 45 dakika sonra motivasyon ve fizik olarak düştüğünü de şahit oldum) Oysa antrenmanları 45 dakika ile sınırlı tuttuğumda aynı olumlu tepkileri, sağlam çalıştığıma dair işaretleri vücudumdan alamıyorum..
Bu durumda Can Üstel'in belirttiği gibi "içgüdüsel çalışma prensibi"ne uyarak vücudumun sesini mi dinlemeliyim?..
Benim durumumdaki gibi vücudundan ve kaslarından gelen sesi dinleyerek çalışıp yüksek verim alabilen arkadaşların fikirleri de benim için çok kıymetli..