ilginç bir an değil de, ilginç bir günümü anlatayım;
2010 senesinde, gittim 98 model bir uno araba aldım. 7500 tl .. ehliyet sınavına girmişim ama henüz ehliyet yok. ehliyeti de aldık. başladım araba kullanmayı öğrenmeye... evin sokağında dur kalk yaptım 3-5 gün. dedim ki ben bu işi çözdüm. niğde'den antebe gitmek üzere yola çıktım. gişeden nasıl geçilir, istasyondan benzin nasıl alınır, hiçbir fikrim yok. yola çıktım. daha 1 kilometre gitmiştim ki, az daha refüje giriyordum. dedim ki "tecrübe"... girdim otobana. niğde pozantı arasında 10 civarı tünel var. son tünelin bitimine 100 metre kala, araç stop etti, far motor hepsi gitti. bereket otoban görevlisi vardı, koşarak geldi arabayı ite ite tünelin dışına götürdük ki arkadan bir araç gelmemiş olması benim için şans.
araç bozuldu. otoban görevlisine dedim ki sen benim arabanın başında bekle bi zahmet, ben gidip elektirikçi getireyim. o sıra yoldan geçen karayolları aracını durdurdum. pozantıya kadar gittik beni bir elektirikçiye bıraktılar. adamı da alıp aracın yanına gittik. 1 tane sigortayı değiştirdi, mesele çözüldü. "kaç para borcum?" dedim, 50 tl istedi. dedim 40 liram var, bunu al hakkını helal et. deyip tekrar yola çıktım.
pozantı gişelerinden (o zamanlar hgs yok fiş var) fişi alıp geçtim. farkettim ki cebimde 1 lira bile para yok, otobandan çıkarken nasıl para ödeyeceğiz? aracı çevirdim
ters yönden tekrar pozantıya doğru sürdüm. gişelerde polis durdurdu. napıyorsun sen diye bir çıkıştı. dedim ki abi acemiyim, gişeden geçtim ama para yok, buralarda banka var mı? baya güldüler, gittik paramızı da çektik.
adanadan geçiyorum, bir yağmur başladı ki... ne önümü görebiliyorum, ne silecek çalışıyor... yine şans benimle oldu da, orda bir dinlemme tesisine girdim. yağmur durunca tekrar yola çıkayım dedim, araba çalışmıyor. bezinciye dedim buralarda elektirikçi var mı? var dedi, tesisin öteki ucunda. yürüdüm gittim, dükkan kapalı, cama yazı asmış "5 dakkaya geliyorum"
1 saat bekledim geldi. adamı arabaya kadar götürdüm, kontağı çevirdi çalıştı...
hava kararmış olduğu için, farlarımızı da yaktık. orta şeridi ortaladım, 50-60 la gidiyorum. arkadan gelen her araç, bana selektör yapıp geçiyor. dedim ki herkes selektör yapıyorsa, bir dur bakalım.
durdum, benim dörtlüler yanıyormuş meğer, aynı anda alarmda ötüyor, kapıyı kapatıp alarmı susturuyorum, uğraşıyorum, susmuyor. gene geldi polis. yardım ettiler, alarmı da susturduk.
tekrar yola çıktım.
nurdağı viyadüklerinde baktım gaz lambası kırmızı da, benzin desen o zaten 0ı gösteriyor. benzin istasyonu en az 30 km ötede. yokuş aşağı dedim arabayı stop ettireyim, bedavaya gideriz
ben ne bileyim araba stop edince fren tutmazmış...az daha 200 metrelik köprüden aşşağı uçacaktık...
istasyona tam girmiştim ki, gaz da bitti, sağolsun pompacıların yardımıyla arabayı pompaya kadar ittik,
320 km lik yolu, tam tamına 12 saatte tamamladım.
bir de bunun dönüşü var tabi...
