Blitz
Özel Üye
Dediğiniz gibi ölüme çok yakın olsaydık hayat gözümüze birdenbire harikulade görünürdü herhalde. Düşünün, o -kendi yaşamımız- bizden neleri esirgiyor; projeler, yolculuklar, aşk ilişkileri, yapacağımız çalışmalar, hepsi gelecek günlerden emin olmanın verdiği tembellikle bulanıklaşıyor, sürekli erteleniyor.
Ama bunların hiçbirini bir daha asla yapamayacak olsak, her şey ne kadar güzel olurdu! Ah! Şu felaket bir gelmese, ilk işimiz yeni sanat galerilerini görmek, Bayan X'in ayaklarına kapanmak, Hindistan'a bir yolculuk yapmak olacak.
Felaket gelmez ve biz bu planları asla gerçekleştirmeyiz çünkü yeniden günlük yaşamın tam ortasında buluruz kendimizi. Kayıtsızlığımız arzularımızı öldürür. Aslında bugünü yaşamayı sevmek için felaket haberlerine gereksinim duymamalıyız. İnsan olduğumuzu ve ölümle her an yüzyüze olduğumuzu bilmek yeterli olmalı bunu becermek için.
Şeklinde cevap vermiş meşhur Fransız yazar Marcel Proust bu soruya. Kendisine katıldığımı belirtmek istiyorum
ek olarak gereksiz bilgi: Proust bu cevabı verdikten 4 hafta sonra soğuk algınlığından 51 yaşında ölmüş...
Ama bunların hiçbirini bir daha asla yapamayacak olsak, her şey ne kadar güzel olurdu! Ah! Şu felaket bir gelmese, ilk işimiz yeni sanat galerilerini görmek, Bayan X'in ayaklarına kapanmak, Hindistan'a bir yolculuk yapmak olacak.
Felaket gelmez ve biz bu planları asla gerçekleştirmeyiz çünkü yeniden günlük yaşamın tam ortasında buluruz kendimizi. Kayıtsızlığımız arzularımızı öldürür. Aslında bugünü yaşamayı sevmek için felaket haberlerine gereksinim duymamalıyız. İnsan olduğumuzu ve ölümle her an yüzyüze olduğumuzu bilmek yeterli olmalı bunu becermek için.
Şeklinde cevap vermiş meşhur Fransız yazar Marcel Proust bu soruya. Kendisine katıldığımı belirtmek istiyorum

ek olarak gereksiz bilgi: Proust bu cevabı verdikten 4 hafta sonra soğuk algınlığından 51 yaşında ölmüş...