...daha detaylı araştıracağım...
Araştırma yapmanıza gerek, soğuk su ile ilgili bir araştırma olsaydı büyük bir ihtimalle haberim olurdu.
Soğuk su veya soğuk hava ile ilgili zayıflama efsaneleri insanlarda ancak bebeklik döneminde görülen "kahverengi yağ"ın bir miktar olsun halen var olduğunun anlaşılması ile ortaya atılmış bir takım gelişmelerdir.
Olayın başı bilinmeden ortasından ve sonundan bir kaç bilgi internet'e yayılarak ortaya bir "soğuk su/soğuk hava" efsaneleri çıktı!
İnternet'de yer alan "soğuk zayıflatıyor" veya "soğuk su için zayıflarsınız!" hipotezlerinin tüm başlangıç noktası aslında budur.
Soğuk su kesinlikle zayıflatmaz ama yaz ay'ların da size ferahlık verebilir.


Bu olay neden bu kadar dallandı budaklandı kısaca özetliyim ama öncelikle şunu bilmelisiniz ki vücudun soğuk'la karşılaştığında nasıl ve ne şekilde tepki verdiğini tıp dünyası zaten bilmektedir. Üstelik soğuk ile karşılaşan vücudun verdiği tepkilere yönelik yapılan araştırmalar yeni de değildir. Ciddi paralarla finanse edilen bu tip araştırmaların altında tamamıyla "ticari" nedenler yatmaktadır.
Çeşitli ülkeler de eş zamanlı olarak yürütülmüş, hem insanlar hem de hayvanlar üzerinde yapılmış bir takım "Soğuk Hava" deneyleri vardır ama "Soğuk Su" deneyleri yoktur!
Yazının girişinde de belirttiğim gibi tüm bu deneylerin odak noktası "Kahverengi Yağ"ın hareket etmesek dahi soğuk da ısı yaydığı ve kalori yaktığının tespit edilmesi ile ilgilidir. (Kahverengi yağ yetişkinlerde az miktarda da olsa bulunuyor.) Ancak bilim dünyası bu yağ'ı harekete geçirecek bir hap/yöntem üretmeye çalışmış ve şimdiye kadar yapılan tüm araştırmalar fiyaskoyla sonuçlanmıştır! Bazı maddeler (organik/kimyasal) bu kahverengi yağ'ı harekete geçirebiliyor. (Yeşil çay veya yüksek oranda kafein gibi...)
Kahverengi yağ hücreleri bebeklerde oldukça bol miktardadır lakin onların soğukta bizler gibi titreyerek vücudu ısıtma yetenekleri gelişmediği için kahverengi yağ devreye girer ve ısı üreterek onları ısıtır. Kahverengi yağ bu işlemi kendi içinde ki "yağ'ı yakarak" gerçekleştirir. Bunun aksine renkleri beyaz olan normal yağ hücrelerimiz devamlı uyur vaziyettedir ve doğal olarak çok az enerji harcarlar.
Tüm hikaye nasıl başladı?
Tüm hikaye bilim dünyasında ki bir kaç bilim adamının yetişkinlerde az miktarda da olsa bulunan bu kahverengi yağ'ı nasıl aktif duruma getiririz düşüncesiyle başladı. (Yurtdışında bu tip araştırmalar için finans sorunu yaşanmaz, en olmayacak şeyleri bile yıllarca araştırırlar.)
Yakın bir geçmişe kadar bilim adamları bu "kahverengi yağ"ın bebeklik döneminden sonra tamamıyla yok olduğu kanısındaydılar ama yapılan araştırmalar ve görüntüleme cihazlarında ki gelişmeler, bu yağ kümelerinin çok az da olsa halen var olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca kadınlar da daha yüksek olduğu da tespit edilmişdir.
Bilim adamları öncelikle bu kahverengi yağ kümelerinin insanlarda hangi bölgelerde bulunduğunu inceledi, araştırmalar boyun, kulaç ve omurga bölgelerinde kahverengi yağ hücrelerinin bulunduğunu ortaya koydu. Daha sonra ki aşama soğuk ortama maruz kalındığında kadın erkek açısından ne düzeyde bir kalori yakımı gerçekleşiyor ona bakıldı. Araştırmalar her iki cinsiyet açısından da farklı kilo grupları üzerinde denendi.
Sonuçlar oldukça ilginçti lakin soğuk hava'nın durduk yerde kalori harcattığı ortaya çıktı! Demek ki kahverengi yağ'dan zengin bir yapımız olsaydı istediğimiz kadar yiyip içebilecek ve kesinlikle kilo sorunu yaşamayacaktık.
İlk deneyler fareler üzerinde yapıldı lakin farelerin bizler gibi soğuk da titreme reflekslerinin olmadığı bilim dünyası tarafından biliniyordu, (yetişkin insan vücudu soğuk'da titreme refleksi ile kendini ısıtır) fare gibi kemirgen hayvanlar kahverengi yağ yönünden oldukça zengindi ve soğuk da ısılarını korumayı bu yağ'a borçluydular. Kısacası deney için bulunmaz nimetdi!

Fareler iki gruba ayrıldı, bir gruba kalori yönünden yüksek diyet ve 5 dereceye kadar sıcaklık, diğer gruba ise normal diyet, normal sıcaklık uygulandı ve vücutların da oluşan termojenik faaliyet gözlendi. Beklendiği üzere yüksek kalorili diyet uygulanan ama soğuk da bırakılan farelerin daha fazla kalori harcadığı ve yüksek kalorili diyete rağmen kilo verdikleri gözlendi.
Soğuk da bırakılan farelerin kahverengi yağ hücreleri beklendiği üzere faaliyete geçmiş ve hayat da kalmak için yüksek ısı üreterek kalori harcadığı tespit edilmiştir.
Peki böyle bir şey mümkün mü? Kahverengi yağ arttırılabilir mi?
Bilim adamları şimdi insanlarda da bulunan (az miktarda) bu kahverengi yağ'ı arttırmanın ve faaliyete geçirmenin çabası içindeler.
Harvard Üniversitesi’nden Dr Ronald Kahn ve ekibinin yapmış olduğu araştırmalarda da çarpıcı sonuçlar yer alıyor. İnsanlarda hiç olmadığı düşünülen kahverengi yağ hücrelerinin vücudun bir takım bölgelerinde halen var olduğunu ve aktif olabileceği saptanmış. 1972 kişilik bir grup üzerinde yapmış oldukları araştırmalar da kandaki şeker oranı, kilo seviyesi farklılıkları ve yaş unsuru gözönüne alınarak kişilerde kahverengi yağ oranı ve dağılımının farklılıklar gösterdiği tespit edilmiş.
Yaş ortalaması genç olan bireylerin kahverengi yağ hücreleri daha fazla ve aktif bulunmuş. Dolayısıyla soğuk hava'da bu yağın aktifleşerek ısı ürettiği ve ciddi kalori yakabileceği ortaya çıkmış.
Yine Hollanda'lı bilim adamlarının yapmış oldukları bir araştırmada 24 gönüllü genç kullanılmış. 23 kişi de kahverengi yağ dokusu saptanmış ve "soğuk hava"nın bu yağ'ı faaliyete geçirerek kalori yakımı sağladığı tespit edilmiş. Obez veya kilolu bireylerde ise bu aktiviteye rastlanmamış. (Kilolu olmanın bir kötü tarafı daha!)
Sonuç olarak;
Bu çalışmalar obezite'nin kökünü kazıyabileceği gibi, kilo'dan kaynaklanan bir çok hastalığın da önüne geçecek gibi gözüküyor ancak şimdiye kadar yapılan tüm çalışmalar çok da umut verici değil!
Ancak kahverengi yağ'ı bünye de arttırmak veya nakil yöntemi ile transferinin sağlanmasına yönelik fareler üzerinde yapılmış bazı deneyler var fakat bunlar belirtildiği gibi halen deney aşamasındadır.
Tüm bu çalışmaların sonucunda şu görülmüş ki obezite sorunu yaşayan insanlarda bu kahverengi yağ yok denecek kadar az! Obezliğin elbette ki başka nedenleri de var, yüksek kalorili beslenme, hareketsiz yaşam, hormonal sorunlar ve şimdi bunlara bir de kahverengi yağ'ın hiç olmaması eklendi!
Tüm bu çalışmaların amacı insanları soğuk hava yöntemi ile zayıflatmak değil elbette. Lakin soğuk insan doğasına zaten ters bir durum kaldı ki kahverengi yağ'da bu yüzden faaliyete geçip ısıyı arttırarak vücudu hayatta tutmaya çalışıyor.
Bilim adamları, bu yağ'ı insan doğasına ters bir durum yaratmadan nasıl aktif ederiz bunun peşindeler. Hangi ilaç firması buna yönelik bir hap geliştirirse dünyanın en büyük ilaç firması olacağı kesin!
Elbette ki bunlar ilginç gelişmeler ancak ne olursa olsun aşırıya kaçmamak şartıyla spor'dan vazgeçilmemeli, mümkün olduğunca doğal beslenmeli ve günlük almamız gereken kalorinin üzerine çıkmamalıyız.
Ama soğuk su içerek bu kahverengi yağ'ı faaliyete geçirmek mümkün değildir çünkü soğuk su içildiğinde vücut titreme refleksi göstermez. Soğuk su içtiğimizde titrermiyiz? Hayır. Titreme refleksi tüm vücut sıcaklığının genel anlamda ciddi derecede düşmesi ile ilgili bir durumdur ve soğuk su içilerek bu başarılamaz. (Hasta olduğumuzda da (Grip) titreme refleksi oluşur çünkü vücut sıcaklığımız düşmektedir.
Kısaca su'yun yararı elbette ki tartışılamaz, su vücut da ki toksik maddeleri uzaklaştıran, kilo kontrolünü kolaylaştıran ve elektrolit dengesini sağlayan eşsiz bir içecektir.
Ama soğuk içilerek zayıflamaya %30 gibi bir katkı sağlaması sözkonusu bile olamaz!
Soğuk su veya soğuk hava ile zayıflama senaryolarının, soğuk hava tarafı şimdilik bilim dünyasının laboratuvarları içinde. Bu Kahverengi yağ'ı arttıracak bir hap veya laboratuvar ortamında üretilmiş şeklini insanlara transfer edecek yöntemler şimdilik fanteziden öteye gidemeyen olgulardır.
Spor'a ve diyet'e devam.

Kalın sağlıcakla...
---------------------------------------------------------------------------------------------
Kaynaklar :
01- GöteborgBIO
02- Wikipedia
03- Dana-Farber Cancer Institute (a)
04- Dana-Farber Cancer Institute (b)
05- Dana-Farber Cancer Institute (c)
06- NYTimes (a)
07- NYTimes (b)
08- National Center for Biotechnology Information
09- The New England Journal of Medicine
10- American Physiological Society
11- Popular Mechanics