sevgili burak, evlilik "paylaşma" müessesesidir.
eskiden sadece senin olan herşey artık "ortak" duruma gelir
kendini perdenin rengi, aspiratörün modeli konusunda tartışırken bulursun, ama müstakbel eşinle, ama kayınvalidenle...bu ben miyim diye sorarsın
evlilik taşınacak yüktür, evlilik öncesi hiçbir sorumluluğun bulunmaz, hele gene ekonomik özgürlüğün de varsa hayatta ve kendinin kaldığı bir evde yaşıyorsan en keyifli günlerindir...
ama herkes "evlen"diğini bildikten sonra yavaş yavaş "o artık evli" düşüncesi etrafta gelişir.
akşamları-geceleri erkek erkeğe görüşmelerin sıklığı hızla azalır, gidilen yerler genelde "misafirlikler" olur
hele bir de çocuk olursa, oohoooo

gerçek kısıtlanmayı işte o zaman görürsün
ne uykusu kalır, ne maması, ne bezi, ne de annesinin feryatları
ama ne biliyor musun, çok klasik bir laftır
evdeki huzur, mutluluk budur
işte o laf çok doğrudur
mutluluğun resmini çizen abidine bakabilirsin
gün gelir bir gün soğuk yatakta kendini yalnız bulursun
evde senden başka gürültü çıkaran birşey olmaz
karanlık ve soğuk evine akşam gelirsin ve içini yalnızlık kaplar
işin gücün tüm yorgunluğuyla eve geldiğinde seni çığlıkçığlığa karşılayuacak bir minik afacan yoktur evde,
tüm yorgunluğunu alacak bir güleryüz göremezsin
ilk dişlerinin döküldüğü o yaramaz halini bilemezsin...
bakımlarının çok yük olduğu bir anda eve gelen kayınvalidenin aslında üzerinizden ne büyük bir yük aldığını anlayamazsın.
yalnızlık bir tek Allah'a mahsustur.
yalnızlığı severim diyen kişi 1 sene bile yalnız kalmamıştır
tüm bu süreçlerden geçen 11 yıllık evli ve 2 çocuklu bir üyenin sana minik nasihatı da bu olsun
bekarlık iyidir güzeldir, bekarlık sultanlıktır
ama her sultanlığın da bir sonu olur, olmalıdır
sen şimdi o sultanlığın süresini belirleme çağındasın
kendini paylaşmaya hazır hissedip hissetmediğine bakacaksın
gerisi lafı güzaf
