HİPOKONDRİAZİS (HASTALIK HASTALIĞI)
Asagidaki belirtilerin varligi halinde hipokondriazisten bahsedilir.
1-kişinin vücudunda hissettiği, algıladığı nitelik ya da niceliksel farklılıkları yanlış yorumlayıp, bunlara kotu bir anlam vererek, ağır bir hastaligi olduğu ya da olacağı düşünce ve korkusunu yaşaması.
2-Gereken inceleme ve muayenelerin hekimlerce yapılarak, o alanda bir sorunun olmadığının söylenmesine karşın, bu düşünceler devam etmektedir.
3-Hastanın bu düşünceleri kendinde yüksek bir gerilime yol açmakta, mesleki ve sosyal alanlarında, kendi işlev düzeylerinde bozulmalara neden olmaktadır.
4-Bu rahatsızlık en az 6 ay devam etmektedir.
5-Bu düşünceler depresif bozukluklar, panik ve yaygın anksiyete bozuklukları, OKB gibi diğer rahatsızlıkların ait bir özellik olarak bulunmamalıdır.
6-kişi belirli bir hastaliginin olmayabileceği ya da durumunu hastalık seklinde abartmış olabileceğinden bahsedebilir. Yani aksi ispatlanamayan sabit bir düşünce (sanrı) boyutunda değildir.
Hastaneye başvuranların % 4-6 sında belirlenmiştir. Rahatsızlık her yasta başlayabilse de en çok 20-30 yas arasında görülmektedir.
kişiler vücudun normal çalışmasına ait bir takım belirtilere, anormal gözü ile bakmakta ve yanlış anlamlar yükleyip, hastalık belirtisi olarak düşünmektedirler. Örnek olarak kalp atışları, terleme, hıçkırık, öksürme, esneme, kabızlık, göz seyirmeleri gibi durumlar ciddi bir hastalık (kanser, kalp krizi, ağır bir norolojik hastalık gibi ) bulunduğu fikrini oluşturur. Ayni anda bir çok organa ait kuşku olabilirken, sadece bir organ veya hastaliga ait kuşku da bulunabilir. Çoğunlukla yeterli tetkik ve muayene yapılmadığından yakınırlar. Psikiyatriye sevk edildiklerinde bunu kabul etmez, kendilerinde vucutsal bir hastalık olduğunu söylerler.
Bu kişiler kendilerine kondurdukları hastalık nedeniyle özel bir muamele, özel bir tedavi beklentisi içinde olabilirler. Çoğunlukla hissettikleri bu duyumlar nedeniyle islerine yönelik dikkat ve ilgileri azalır. Devamlı olarak sevk alarak, hastanede yatış, check-up, tomografi, MR incelemeleri talep ederler. Hatta bu nedenle yurt dışındaki tip merkezlerine ya da tip dışı bir takım şarlatanlara gidip, para saçarlar.
Rahatsızlığın oluş sebepleri:
bazı hipotezlere göre kişide varolan cevreye yönelik saldırgan ve öfke yüklü dürtülerin "bastırma" ve " yer değiştirme" seklindeki savunma mekanizmaları ile fiziksel yakınma haline dönüştürüldüğü iddia edilmektedir. Hissedilen öfke kişinin geçmişte yaşadığı kayıplar, yakınlarının hastalıkları, çevresinin kendisini reddetmesi, yeterli desteği vermemesi ve hayal kırıklıkları ile ilgili olabileceği düşünülmüştür.
Ayrıca bu durumun kişinin hissettiği öfke ve saldırgan dürtüler nedeniyle oluşan suçluluk duygusuna karşı bir savunma; düşük benlik algısı ya da aşırı ölçüde kendisiyle ilgilenmenin bir sonucu olarak da düşünülmüştür.
başka bir görüşe göre de ağrı ve diğer vucutsal duyumlar, sembolik olarak geçmişte yapılan ya da yapıldığı farz edilen bir hata nedeniyle ceza görmeyi hakketme düşüncesi anlamına gelebilmektedir. Rahatsızlık yakın birisinin kaybı ya da stresli bir donemi takiben su yüzüne çıkabilir.
Rahatsızlığın tedavisini iyi yönde etkileyen faktörler:
Sosyoekonomik durumun iyi olması
kaygı ya da depresif bozukluklar gibi tedavi edilebilir diğer rahatsızlıkların varligi
Ani baslangicin olduğu durumlar
Beraberinde bir kişilik bozukluğunun olmaması
Beraberinde vucutsal bir hastaligin olmaması.
Tedavi:
Beraberinde herhangi bir depresif ya da kaygı bozukluğu varsa gerekli tedavisi uygun ilaçlarla yapılmalıdır. Psikoterapi bireysel ya da grup terapisi seklinde uygulanabilir.
Rahatsızlığın tedavisinde olumlu gidisi sağlayan etkenler:
Belirtilerin aniden başlaması
Başlangıca yol açabilecek bir stres etkeninin varligi
Rahatsızlığın başlamasından tedaviye dek gecen surenin kısa olması
kişinin entellektuel düzeyinin yüksek olması
Kas güçsüzlüğü, konuşma ya da görme kaybı gibi belirtilerin olup, titreme ya da kasılma-katilma belirtilerinin olmaması.
Birlikte bulunabilen psikiyatrik bozukluklar:
Depresif bozukluklar
kaygı bozuklukları ( panik bozukluk, yaygın anksiyete bozukluğu gibi)
psikiyatrist.net ten alıntıdır.
konuya benim de katkım olsun istedim. tüm yazılanları okudum. ben sağlık çalışanı olduğumdan bu tür vakalarlan karşılaşıyoruz. hatta şuan 112 deyim bazen bu tip vakalara bile gidebiliyoruz. geçenlerde nefes alamadığını söyleyip yerlerde çırpınan bi bayana gittik. kadın gittiğimizde yerde can havli ile çırpınıyor nefes alamadığını idda ediyor neyse ilk görüşte anlaşıldı fizyolojik bi problemi yok biraz konuştuk biraz da kızdık, kendisini toparlaması açısından, 2 dakika sonra herşey normal.
ayaz yukarda ki yazıyı belki daha evvel okumuşsundur ama ben yine de okumama ihtimaline karşın aktardım. bu tip rahatsızlıklarda kişinin kendi doktoru olması en önemli etken. hatta doktordan da daha etkili. birde orda yazıyor tedavide kişinin entellektüel düzeyi etkilidir diye sende böyle bir sorunda yok kendi kendini toparlanman konusunda kendin en büyük yardımcın olacaktır.
kilo alamama problemin kanımca fotolarından gördüğüm kadarıyla hep kuru gezen birisin bu da metabolizmana etki etmiştir. beyin ister istemez bedeni baskı altına alıp metobolizmanı hızlandırıyordur. şimdi kilo almak isteyip te kilo alamamanın nedeni bu da olabilir. zorlanabilirsin kilo alma konusunda ama bu imkansız da değil. sabır gerek....
kendini fazla dinleme. benim gibi gerçek hastaları görebilseydin eğer basettiğin bu şikayetler aklından bile geçmezdi. sağlık konusunda tabiki vurdum duymaz olunmamalı ama her başın ağrıdığında bu ciddi bir hastalık belirtisi anlamına da gelmemeli....hepinize sağlıklı ve sporla dolu günler dilerim......allah dermansız dert vermesin......