Sevgili Bulent ;Yalçın abi yi her iki salondan da gayet iyi tanırım.Gencliğimde yani spora ilk başladığımda Yalçın Yolaçar ilk gördüğüm ağabeylerdendi.Belki bilmezsin hem Herkül ün hemde Şampiyon un hissedarıydı.Benim hakkımdaki konuşmaları için sağolsunlar.Yanlarındayken iyi bir sporcu olmak için sıkı çalışırdım.
Sevgili kardeşim senden de bir adım ileri gideceğim;keşke vucut geliştirme sporundaki bütün nesiller o iki salondaki ortamı,havayı,hiyerarşiyi ve ruhu tatsaydı bir kere............
Tuluğ Hoca'mın dediği çok önemli bir husus var.
O eski salonlardaki hiyerarşi.
Ucundan köşesinden vücut geliştirmeye ilk adım attığımda 1996 senesinde, Herkül'deki o atmosferi yaşama şansına erişmiş biri olarak, gerçekten farklı bir dönemdi.
Hem çok güzel bir şakalaşma ortamı, canlı bir atmosfer vardı, ama herkes yerini bilirdi.
Hocaların daha büyük bir ağırlığı vardı o zamanlarda, zaten her müsabık yarışmacı Hoca değildi eskiden, Tuluğ Hoca'nında belirttiği gibi.
Biraz askeriye gibi gelebilir, ama bence o disiplin, eski zaman terbiyesi gerçekten güzeldi.
Bunda Şampiyon'un ve Herkül'ün eski İstanbul Beyefendisi sahipleri olmasının payı büyüktür bence.
Ahmet Enünlü Hoca'da, Özer Baysaling Hoca'da doğma büyüme İstanbul'lu, iki beyefendi oldukları için, ve İstanbul'da şimdiki gibi büyük bir göç olayı olmadığı için, o salonlarda saygı ve sohbetin neden daha farklı olduğunu anlamak çok daha kolay.
O salonlarda, konuşulan konuları dinlemek,kulak kabartmak bile başlı başına bir okuldu.
Majestik'te de böyleydi, Tuluğ Hoca'nın anlattığı olaylar, müsabık arkadaşlarıyla birbirlerine takılmalarını izlemek ayrı bir zevkti.
Rahmetli Özgür Hoca'da çok sevdiğim bir insandı, yaşım küçük olduğu için pek derinlemesine sohbet edecek durumum yoktu, sporla ilgili sorular sorardım, ama eski salon müdavimleriyle şakalaşması, sohbetlerini dinlemekten ben çok keyif alırdım.
Şimdi bakıyorumda, o hiyerarşi içinde, insan ne çok şeyle öğreniyormuş farkına bile varmadan.
Artık o hiyerarşi pek kalmadı, herkes birşeyler biliyor,herkes hoca oldu, bu yüzden "Hocalık" o eski değerini ve otoriterliğini kaybetti.
Belki bir yerlerde hala devam ediyordur o atmosfer...