Böbrek dokunun süzme işlevi ile görevli çok sayıda ince kanalcıklarla dolu olduğunu ve bunların daralması veya tıkanmasının böbrek yetmezliğini oluşturduğunu hatırlatmak istiyorum. O halde bu kanalların yüzeylerinin temizlenmesi özellikle bu yüzeylerde biriken ve tıkanmaya sebeb olan kalıntıları da uzaklaştıracağından son derece önemlidir. Hatta böbrek yetmezliğinden korunmada en etkili olanlardan biridir. Bu kanalların yüzeyindeki tıkanma veya daralmaya neden olan atıkları yıkayarak dışarı atacak ve kanalları adeta temizleyebilecek madde nedir? sorusuna gelince bu madde sudur. Çoğumuzun hep ertelediğimiz, sadece susayınca içtiğimiz dünyanın en yararlı maddelerinden birisi olan su. Çoğu kez bu maddeyi susadığımızda kullanıyoruz. Oysa susama hissi en son safhada, yani kandaki su miktarı iyice azaldığında, yani dehidrasyon durumunda ortaya çıkıyor. Bu zamana kadar böbrek kanalcıklarının yüzeyi zaten zararlı maddeler ve minerallerle çoktan kaplı hale gelmiş oluyor. İşte bu nedenle susanıldığında değil, eşit aralıklarla ve bir gün içinde mutlaka 2 litre suyun tüketimi, öncelikle böbrek yetmezliğine karşı korunmak açısından önemli olmaktadır.
Ciddi böbrek yetmezliğinde proteinlerin vücut içinde yıkımlanmasını engellemek için karbonhidrat alımına önem verilmesi gerekir. Zira enerji için önce karbonhidratlar, sonra yağlar ve en son olarak ta proteinler kullanılmaktadır. Karbonhidratlara öncelik verilmesi, karbonhidratların çok kısa zamanda enerjiye dönüşme kabiliyetinden dolayı son derece önemlidir. Karbonhidratlar 20 dakikadan 4 saate kadar varan sürelerde çok kolay şekilde sindirime uğrayarak mide ve bağırsaklardan emilir. Takibinde kana karışarak kan yolu ile hücrelere gider ve enerji açığa çıkarmak üzere oksijenle bu hücrelerde yakılır. Metabolizmalarının bu derece kolay olması ve kısa zamanda enerji açığa çıkarmaları dolayısı ile vücutta enerji biriktirerek sonradan yağa dönüşmeleri ve vücutta yağ şeklinde depo edilmeleri riski yağlarla karşılaştırıldığında son derece azdır. Yağlar mide ve bağırsak kısmına ulaştığında suda dolayısı ile kanda çözülme yetenekleri olmadığından, kana geçebilmek için mide ve bağırsak yüzeyindeki lipoprotein yapıdaki taşıyıcılara tutunurlar. Onlarla kana geçtikten sonra bir müddet kan yolu ile vücudu dolaşır ve bu lipoprotein yapısındaki taşıyıcılardan albumin adı verilen başka bir taşıyıcıya aktarılırlar. Bu taşıyıcılarla hücreye gelen yağlar, bu seferde albumin'den karnitin ve amin adlı diğer özel taşıyıcılara tutundukları halde hücre içine geçiş yapar ve hücrede yakılarak enerji açığa çıkartırlar. Kısaca bu açıklamadan da anlayacağınız üzere yağların sindirimi ve enerji açığa çıkarmaları son derece karışık, pek çok ara maddeye ihtiyaç gösteren, dolayısı ile de uzun zaman alan bir işlemdir. Karbonhidratlardan 4 saate kadar ki sürede enerji almanız mümkünken, yağlardan enerji alabilmeniz en erken 4 saatten başlar ve bir güne bazen 2 güne kadar uzayabilir. Bu arada siz, acıktığınız için tekrar yemek eğilimine girersiniz, bu yediklerinizde yağlı ise onunda enerji açığa çıkarması bir o kadar uzun sürecektir. Enerjinin yağlarla ortaya çıkartılması ve dışarı atılması çok uzun sürdüğünden ve siz bu esnada başka yağlı maddeler tüketmeye devam ettiğinizden vücudunuzda mutlaka enerji birikimi yani kalori birikimi olur. Fazla kalori doğrudan yağ şeklinde depo edileceğinden dolayı bu tür bir yağlı beslenme ile hem vücudunuz hem de siz fark etmeden iç organlarınız özellikle de karaciğer ve böbreğiniz yağlanacaktır. Konumuzun böbrek yetmezliği ve gıda olduğu dikkate alındığında yağlı beslenmenin öncelikle bu açıklamaların ışığında yağlanmaya neden olarak böbrek yetmezliğini daha da kötüleştireceği sonucuna varıyoruz. Buna karşılık, karbonhidratlar bir sonraki gıda tüketimine kadar zaten enerjiye dönüşerek vücuttan atılabildiğinden, kalori birikmesi yani yağlanmaya neden olmuyor. Dolayısı ile böbrek yetmezliğinde karbonhidratlı yiyecekleri öneriyoruz. Ancak gerek şişmanlığa karşı ve gerekse de böbrek yetmezliğinde karbonhidratları önermenin önemli bir ayrıntısı var ki onun mutlaka altını çizmek zorundayım. Her ne kadar karbonhidratların kısa sürede ve kolaylıkla enerjiye dönüşerek vücuttan atılması gibi bir avantajı varsa da bu durum onların normal miktarlarda alımlarında söz konusudur. Karbonhidrat kolay yakılır ve enerjiye dönüşür mantığı ile abartılı, çok büyük miktarlarda karbonhidrat tükettiğiniz takdirde vücutta kalori birikmesi olabilecek ve bu fazla kalori yağa dönüşerek yağlanma yapabilecektir. Benim burada belirtmek istediğim asıl önemli nokta, yağ ve karbonhidratların eşit miktarlarının yağlanma yönünden karşılaştırması şeklindedir. Yoksa karbonhidratı da çok fazla, abartılı tüketmekle rahatlıkla yağlanabilir yani şişmanlayabilirsiniz.
Böbrek yetmezliğinde karbonhidratlarla ancak fazla değil normal miktarlardaki karbonhidrat beslenmesi ile belli bir rahatlama elde edebilirsiniz. Bu arada karbonhidrat ağırlıklı beslenmeye geçerken protein miktarı yüksek gıdaları da kesmek şartını aklınızdan çıkartmayın. Böbreğinizden çekiniyor, herhangi bir böbrek probleminiz olduğunu düşünüyorsanız, yada tıbbi tetkiklerle teşhis edilmiş bir böbrek yetmezliği yada hastalığı varsa mutfağınızı karbonhidrat ağırlıklı ve mümkün olduğunca protein içermeyen gıdalarla donatmanız gerekecektir. Protein neden böbrek yetmezliğinde istenmiyor? sorusunun cevabına gelince. En başta da değindiğim üzere, oksidasyon neticesindeki iltihap yapıcı maddeler, tuz ve şekerin fazlası ve bazı mineraller uzun süre yetersiz su tüketimi ile de birleşince böbreğin süzme işlemini yapan kanalcıklarının yüzeyinde birikerek tıkanmalara neden olabiliyordu. Bu durumun böbrek yetmezliğindeki asıl hazırlayıcı, yapıcı etken olduğunu belirtmiştim. İşte böbreğin süzme işlemi yapan kanalcıklarının yüzeyinde biriken bir diğer önemli madde grubu da protein sindirimi sonucu oluşan azotlu maddelerdir. Proteini ne kadar fazla tüketirseniz, bunların sindiriminden açığa çıkan azotlu maddeler de o derece fazla olacak, bunlar da böbrek kanallarında birikerek böbrek yetmezliğini o derece daha fazla kötüleştirecektir.
Proteinin kesilmesi derken, bunun pratikte yapılması tam olarak mümkün değildir. Zira bir çok gıda maddesi az yada çok protein içermektedir. Burada belirtmek istediğim nokta, protein alımının mümkün olduğunca kısıtlanmasıdır. Normal bir insan 1.0-2.0 g/Kg vücut ağırlığı kadar günlük protein ihtiyacına sahipken, böbrek yetmezliği ve hastalığı olan kişilerde bu oran 0.5-0.7 g/Kg vücut ağırlığı şeklinde daha düşük olmalıdır.
Yukarıda da ifade ettiğim üzere böbrek yetmezliği durumunda günlük su tüketimini mutlaka 1.5-2 litre civarlarında gerçekleştirmek gerekir. Böbrek yetmezliğine karşı korunmak ve bu tür bir durumla karşılaşmamak istiyorsanız tüm yaşam boyunca ve her gün 1.5-2 litre su tüketimini gerçekleştirmek zorundasınız.
Böbrek yağlanmasının böbrek yetmezliğini daha da kötüleştireceğinden bu nedenlede vücutta kalori birikmesinden diğer ifade ile vücuda aşırı kalori yüklenilmesinden kaçınılması gerektiğinden bahsetmiştim. Vücut kitle indeksiniz 27 den fazla ise günlük kalori alımınızın 30-40 Kcal/Kg arasında olmasına ve bu miktarı aşmamasına dikkat edin(Vücut kitle indeksi: vücut ağırlığınızı Kg olarak tartıyorsunuz. Boyunuzu metre olarak ölçüp kendisi ile çarpıyorsunuz. Sonra da vücut ağırlığınızı boyunuzun karesine bölerek vücut kitle indeksi'nizi belirlemiş oluyorsunuz).
http://www.metu.edu.tr/~gugur/bobrek.htm tamamını okuyunuz
deneysel sonuçlardır. tamamen kanıtmanmıştır.
protein öncesi karbon alımını destekyen tez. aksi halde böbrek yetmezliğinden kansere kadar gider.