Tahılları Neden Yememeliyiz?

evet o yüzden 4 kisiden birinde şeker hastalıgı obozite damar sertligi kalp problemleri cok fazla Türk halkında alzheimer da yıldan yıla büyük artıs gösteriyor

Bunların direkt olarak tahıl tüketiminden kaynaklandığına dair bilimsel bir makale var mı?

Diabetin nedeni kandaki şekerin yüksek seyretmesinden kaynaklanıyor. Artı olarak genetik ve yaşam faktörleride ele alınmalı (stres gibi) . Kaldıkı bulgur yulaf vs gibi bitkilerin glisemik indeksi gayet düşüktür.


Şahsi düşüncem: Buradaki ana neden glisemik indeksi yüksek konsantre besinlerin aşırı tüketiminden kaynaklanmaktadır. Tahıl tüketimini tamamen kesmek ise pire için yorgan yakma mantığıyla eş değer görünüyor.

Burada dikkat edilmesi gereken konu :

* Kişinin vucudun tüketemeyeceğinden fazla karbonhidrat tüketmemesi

ve

* Hangi karbonhidrat türevini hangi zamanda ve ne kadar tüketeceğini bilmesidir
 
tahılların un ufak edilmesi bu hastalıkların nedeni fakat konunun basını okursanız tahılı tam olarak tüketsek bile verebilecegi zararlar yazıyor yani bugdayı alalım tavuk gibi yiyelim gi dusuktur ama verecegi zararlar kan sekerinden farklıdır
 
Tahıl ürünleri satılmasa herkes aç kalmazdı her şey arz-talep meselesi!!!

Eğer ketojenik beslenme türlerine uygun sağlıklı beslenen bir sofra kültürümüz olsaydı belki aşırı tercih edildiği ve çok tüketildiği için ekmek fiyatına et alır yerdik...

Nüans farkıyla heldic in o cümlesine bende katılmıyorum; toplum bütün olarak ve sürekli artan bir oranda sağlıklı beslenmeye yönelse ve inat etse kimse aç kalmazdı; bizde sağlıklı besinleri daha ucuza alırdık!!!

Fakat cümlenin ilaç satılmazdı kısmı doğru; ilaçlara fazla yönelmezdik, çünkü ihtiyacımız olmazdı!
 
Tüm dünyada milyonlarca memeli ve kanatlı tüketiyor bu tahılları sadece insana mı zararı var.
( şimdi diceksin ki zaten bu tahıllar onların tüketimi içindir. ) Malesef halkımızda olayları görmek istediği pencereden bakıp yorumlamak çok yaygın. Olayları geniş açıdan bakıp analiz etmek varken bir yere saplanıp konuyu Ak ve Kara olarak basite indirgiyorlar.

Dünya böyle AK veya KARA olarak ayrılacak kadar basit bir oluşum değil malesef. Bu tezi savunanlar da umarım yakında bunu anlarlar.

Tabi herkez istediği düşünceyi savunmakta özgürdür. Bireysel tercihindir bişey diyemem. Fakat ben bu yazılanlara katılmıyorum..
 
gevis getirebillen hayvanlarda tahil tuketiminin zarari yok

arz talep meselesi oldugu konusunda haklisin zeus keske oyle bir sofra kulturumuz olsa
 
gevis getirebillen hayvanlarda tahil tuketiminin zarari yok

Sorulara kısa ve geçiştirici cevaplar vermen konuya hakim olmadığını açıklıyor. Zaten sizin vericeğiniz cevabı da önceden yazmıştım.

Senin mantığından gidersek geviş getirmedikleri için at ve eşeklerinde tahıl ve tahıl ürünlerini tüketmemesi gerekiyor.

Ama bu hayvanların besin tüketiminin büyük bir kısmını kuru otlar ve otların tohumlarından oluşuyor. Yanı tahıllar...
 
Sorulara kısa ve geçiştirici cevaplar vermen konuya hakim olmadığını açıklıyor. Zaten sizin vericeğiniz cevabı da önceden yazmıştım.

Senin mantığından gidersek geviş getirmedikleri için at ve eşeklerinde tahıl ve tahıl ürünlerini tüketmemesi gerekiyor.

Ama bu hayvanların besin tüketiminin büyük bir kısmını kuru otlar ve otların tohumlarından oluşuyor. Yanı tahıllar...


ben veteriner degilim fakat konuyu acan kisi olarak insanlara verdigi zararlardan bahsettim

diger canlılarada bizim gibi zarar veriyor olabilirmi evet olabilir tahıllarla beslenen köpekler de de şeker hastalıgı kalp krizi görülebiliyor . Benim bildigim zararları bunlar tahıl tüketiminin


Lektinler:
Tahıllarda birkaç farklı çeşit proteinden biri lektin. Belli moleküllere yapışırlar ve biyolojik sistemlerde tanıma rolünü üstlenirler.
Buğday ruşeymi aglutinin (BRA) üzerinden anlatacağım. Kendisi en kötü lektinlerden biri ama en fazla araştırılmış olanı. Zaten BRA (ya da benzer moleküller) tüm tahıllarda var. Peki ne dertler yaratıyor bize?
1. Normal sindirim sürecinde parçalanamıyorlar. Bunun sonucunda bağırsaklar büyük ve bozulmamış proteinlere maruz kalırlar. Oysa ki proteinlerin büyük kısmı normal sindirim sürecinde parçalanırlar. Tahıllar protein parçalayan enzimlerin işlevini durdururlar ki bunun sonucunda lektinlerin sindirimi tamamen imkansız hale gelir. Proteinin parçalanamaması birçok problem doğurur.
2. Bağırsak boşluğundaki reseptörlere (almaç) yapışırlar ve bozulmadan bağırsak duvarından geçerler.
3. Bu büyük, bozulmamış protein moleküllerini vücut bakteri, virüs ya da parazit gibi istilacı olarak algılar. Bu arada bağırsak duvarı da hasar gördüğünden diğer proteinler de vücuda geçiş yapar. Sorun şudur ki, bağışıklık sistemimiz tüm bu yabancı proteinlere saldırır ve onlara karşı antimadde üretir. Bu antimaddeler bu yabancı proteinlerin şekline göre özel üretilir ve maaleseftir ki genelde vücudumuzu oluşturan proteinlere çok benzerler, genelde de pankreasımızdakilere ve beynimizdekilere.
Dolayısıyla bağışıklık sistemimiz BRA’lara saldırırken aynı zamanda pankreasımıza da saldırır, hem de insülin üretim merkezine. Bunun sonucunda tip 1 diyabet olursunuz. Yok pankreasa değil de beyinde miyelin kılıfa saldırırsa multipl skleroz olursunuz.


Çölyak

Hepimiz duyduk artık çölyak hastalığını. Glütenin yol açtığı bir bağışıklık sistemi hastalığı. Glüten de buğday, arpa ve çavdar gibi tahıllarda bulunan bir başka protein. Çölyakın oluşmasına da lektinler sebebiyet veriyor ve çölyak hastalarında rometoid artirit, lupus, multipl skleroz, ve diğer bağışıklık sistemi hastalıkları çok da büyük oranlarda görülüyor.
BRA ve diğer lektinler transglütaminas enzimi üzerinde etkilidirler. Trans ne?? Vücudumuzu oluşturan her türlü proteini düzenleyen enzim demek daha uzun, o yüzden transglütaminas ya da kısaca TG. Peki lektinler TG’de problem yaratabiliyorsa ve TG de tüm vücudumuzu etkiliyorsa, lektinler vücudumuzda nereleri etkileyebilir? Evet, her yerimizi! Üreme sorunları, vitiligo, Huntington’s, Hashimoto’s tiroid, narkolepsi akla gelebilecek birkaçı en ciddilerinden.
Şimdi tekrar bağırsaklara kısa bir dönüş yapalım.
Hani demiştik ya bağırsak duvarından geçer bu BRA ve diğer lektinler. Bağırsak duvarının bu geçirgenliği ile yeterince sindirilmemiş gıdalar ve bağışıklık sistemimiz birleşince ortaya gıda alerjileri çıkar, hem de normalde hiç alerjan olmayan tavuk, elma gibi gıdalara bile.
Ek olarak, bağırsaklarınız hasarlandığında, normalde bağırsaklarınızın içinde kalacak birçok kimyasal da vücudunuza sızar. Bu da genelde psikiyatrik problem olarak değerlendirilen kimyasal madde hassasiyetine yol açar.
(Sadece tahıllardaki lektinler değil, alkol, bakliyat ve süt ürünleri de benzer etki yaratabilir.)
Herşey yolunda olduğunda safra tuzları da katılır ince bağırsakta sindirime, özellikle de yağların sindiriminde son derece önemlidir safra tuzları. Ama bağırsak duvarı delindiğinde, safra kesesine mesaj gitmez ve üretimi durur. Üretim durunca orda yavaş yavaş safra taşları oluşur ki madendeki kanaryaya benzetebiliriz safra taşlarını. Hele safra kesesi alınanlar büyük ihtimalle tanı konmamış çölyak hastalarıdır ve geri planda daha birçok hastalık yatmaktadır.
Neyse safra tuzları olmayınca sindirim tamamlanmaz ve tokluk hissi oluşmaz ve sürekli aç hissederiz kendimizi. Açlıkla sürekli canımız birşeyler çeker, genelde de tahıllı ve şekerli şeyleri ki sorunu zaten bunlar başlatırlar.
Ayrıca yağları sindiremeyince, yağda eriyen A, D ve K vitaminleri ile de vedalaşabiliriz.
Karnınıza hala ağrılar girmediyse durun, daha fitatlar var :)


Fitat

Fitatlar tahıl ve tohumlarda bulunuyor ve metal iyonlarına (kalsiyum, magnezyum, demir, çinko gibi) bağlanırlar. Bu ne anlama geliyor? Bu metallerin bağlanıp sindirime katılamadığı anlamına elbette. Hani bir türlü iyileşmeyen kansızlığınız ve yorgunluğunuz, kalp rahatsızlıklarınız falan hep bu metallerin eksikliğinden kaynaklanıyor olabilir.
Şimdi içinizden bazıları tamam ama ben hayatım boyunca tahılları yedim, fitim ve son derece sağlıklıyım diyebilirsiniz. Büyük ihtimalle yanılıyorsunuz. Size tek diyebileceğim, geçen yıl bu zamanlar ben de sizlerden biriydim ve semptomları ayırt edemiyordum. Yapabileceğiniz en akıllıca şey, 1 ay boyunca tahıl, bakliyat ve süt ürünlerini kesmek ve sonra teker teker bunları ekleyerek denemek olacaktır ki gerçekten ne kadar sorun yaşıyorsunuz görülebilsin.

kan sekeri konusuna gelirsek ne kadar un ufak edersek o kadar insulin salgılanması olur ve kanımızdaki insulin yukselir daha sonra obozite insulin direnci kalp damar hastalıkları olusur.

gevis getiren hayvanların fitat a karsı gevis getirdiklerini ve zararlarını yok ettikleri gevis getirme sayesinde biliyorum.

Dogada ki at esek kuzu v.s ne kadar ot yiyordu ne kadar tahıl yiyebiliyordu ?

Onları tuttuk yakaladık kuru yeme mahkum ettik. Zararı tabiki var onların da omega 3 omega 6 dengesini bozduk ve süte benzemeyen süt yogurda benzemeyen yogurt yaptık onlardan ete benzemeyen et yumurtaya benzemeyen yumurta ürettirdik

köydeki et yumurta ile bakkaldan aldıgın et ve yumurtayı karsılastırırsan tahıl tüketimi hayvanlara ne kadar faydalı ne kadar zararlı oldugunu görebilirsiniz.

Yukardaki zararlar yok diyorsanız eger bunların zararsız oldugunu kanıtlayabilirsiniz.

Konu tahıl tuketiminin insanlara olan zararı bende bu konuya hakim oldugumu dusunuyorum
 
İlginç bir yazı daha ben bazı yazılarınıza katılıyorum bazılarına katılmıyorum.Size şunu sormak istiyorum,ben spora gitmediğim günler kahvaltıdan lorla yumurtayı kaldırıyorum çünkü yumurtayı çok sevmiyorum kokusu falan midem kaldırmıyor spora gittiğim 3 gün 100 gr lorla 1 tane bütün karıştırıp gıdamı alıyorum soruma gelirsek;

Gitmediğim günler kahvaltım süt+yulaf yanındada bal şeklinde oluyor ancak bazı günler acıkınca midem bulanır gibi oluyor ve farkettimki yulafla süt yediğim günlere denk geliyor.Sizin sütle ilgili bir yazınızı okumuştum insandan başka hangi varlık başka canlının sütünü içer diyerek sütün zararını dile getirmiştiniz.Babamda yaşın geçti artık bu yaştan sonra süt zararlı demişti ben pek umursamamıştım.(kendisi 2 yıl kanserle mücadele etti şuan çok şükür iyi,sağlık,doğal yaşam konusunda hastalığı zamanında epey bilgilendi) Şimdi bu hafif bulantı olayından sonra acaba sorusu kafama geldi bu olay hakkında ne düşünüyorsunuz ben yulaftan olduğunu düşünmüyorum çünkü bulgur,pirinç,mercimekte tüketiyorum sıkıntı olmuyor sütten kuşkuluyum.
 
Heldic ten yine ibretlik bir yazı gelmiş :)

Adam insan sağlığını geçti, hayvanların bile sağlığını önemsiyor, "o zavallı hayvanların önüne sürdük kuru yemi süte benzemeyen süt ürettik" gibi şahane bir laf söylüyor siz hala daha bu adama konuya hakim değilsiniz diyorsunuz!!!

Arkadaşlar şunu herkes net anlasın; sevgili heldic özellikle foruma yeniden döndüğünden beri herkese saygılı, değer katmayacak tartışmadan uzak, ve hepsinden önemlisi ağzından çıkan her cümlenin bilimsel alt yapısı ve araştırmaları olan bir şekilde tavır sergiliyor...

Lütfen ketojenik beslenme türlerine ve bu beslenmelerin anlattığı zararlı şeylere karşı bir ön yargınız varsa, bunu şahıslara doğrultmayın!!!
Varsın sizin ön yargınız bu beslenme türlerine karşı kalsın...

Bizim için önemli değil, gerçekleri gördükçe zaten anlıyacaksınız ;)

Burası altıüstü bir forum; burada doğru bildiklerinizin yanlış çıkması size birşey kaybettirmez!
Ama bişeyin zararlı olduğunu bile bile savunmaya kalkarsanız bu yaşamızın kalan kısmında size çok şey kaybettirir, her şeyden önce sağlığınızı...

Bakın ben anlattıklarımızın uzaktan nasıl göründüğünü anlayabiliyorum; ki bu beslenme türleri gerçekten zamanında forumda gerçekten çok sert anlatıldı...
Sevgili heldicin mesela şuan ki hali melake :D
Bir çok başlıkta anlattığımız şeylerin "sadece yağ tüketin" yada "kardio yapmayın" gibi algılandığının bizde farkındayız, çok kıt sonuçlar çıkartıldığının bizde farkındayız...

Ama işin aslı böyle değil!!!
Ketojenik beslenme çeşitlerinin hiç biri kıt beslenme değil!
Tahılların zararlarının hiç biride inkar edilebilecek gibi değil!!!
Hepsinden önemlisi ister Kh olsun ister başka bir şey rafine ürünlerin sağlığa müthiş zararlı olduğu inkar edilebilecek gibi değil, ve bu ürünlerin bize dayatıldığı bir gerçek!

Sadece heldice bağlamıyorum bunu, zamanında bu beslenmeler forumda çok sert anlatıldı; ve bu beslenmelerin çok kıt olduğu gibi bir ilizyon bir öngörü oluştu, ve ben bile böyle zannedip bunun karşısında durdum...
Ama işin aslını araştırdığınızda hiçte kıt olmadıklarını, asıl sağlıklı beslenmelerin onlar olduğu göreceksiniz!

Benimde forumda hala daha kıt bir beslenme türü zannettiğim ve karşı durduğum yazılarım duruyor; ama ben bundan utanmıyorum çünkü ben orada kalmadım araştırdım gördüm...
Yetmedi kendimde denedim ve mucize tanık oldum ;)

O yüzden hakimsin değilsin demek yerine araştırın arkadaşlar :)
 
sevgili Zeuss hayvanların saglıgından bize ne de :) onları biz yemek zorunda kalıyoruz :) marketten aldıgınız süt sütmü aldıgınız kasar kasar mı yogurt yogurt mu ?

sütümsü yumurtamsı peynirimsi birseyler iste benim 13 tane tavugum var sabah bırakıyorum dısarı aksam iceri alıyorum su an 2 3 yumurta alabiliyorum günde ama nasıl yumurta sap sarı yumurta cig yenebilir dedigimiz zaman kastettigimiz bu yumurtaydı. Neler denmedi :)

Bende saglıgıma ketojenik beslenme ile kavustugum zaman cok sasırmıstım tüm tıp bilimi para üzerine kurulmus saglıksız gıdayı sat insanları hasta et nedene degil sonuca göre ilac sat sakın nedeni ortadan kaldırma ki ilac satabilesin

tıp kapitalizmi iste bu

tahılların insan icin faydası yokmudur tabiki bazı faydaları vardır icinde b vitaminleri vardır tam tahıllar iyi bir enerji kaynagıdır ama zararlarıda bildigim kadarı ile yukardakiler ve en önemliside omega 6 dan cok zenginler

tas devri öncesi omega 3/omega 6 oranı 1/1 1/4 arasıydı simdi ise tahıl aycicek mısırozu gibi rafine yaglar yuzunden 1/40 lara cıkmıs omega 6 iyimidir iyidir ne kadar iyidir dengede oldugu sürece omega 6 fazlalıgı insanda iltihaba yol acar depresyon a yol acar artan intiharlar siddet olayları dagılan aileler insanların surekli depresyon hali doktor doktor gezmelerini bunlara baglayabiliriz.



Süt Konusuna gelirsek

Süt iyi bir kalsiyum kaynağı mıdır?

Yaygın kanının aksine hayır! Gerçi içinde yüksek miktarda kalsiyum var ama fosfor miktarı da yüksek olduğu için kalsiyum/fosfor oranı 1:1 gibi. Halbuki bu oranın anne sütünde de olduğu gibi 2:1 ya da daha fazla olması gerekir. Birçok yeşil yapraklıdaki oran da aşağı yukarı bu kadardır . Anlayacağınız çocuklarınızın ve de kendinizin kemiklerinin kuvvetli olması için mutlaka yeşil yapraklı yiyecekleri tüketin.

Süt ya da süt ürünleri iyi bir magnezyum kaynağı mıdır?

Magnezyum da kalsiyum gibi kemik gelişimi için oldukça önemli bir mineraldir. Vücutta yeteri kadar faydalı olabilmesi için yiyeceklerdeki kalsiyum/magnezyum oranının 2:1’den fazla olmaması gerekir. Halbuki süt ve süt ürünlerindeki kalsiyum/magnezyum oranı yaklaşık 8:1 ile 12:1 arasında değişir. Buna karşılık etler, kuru yemişler, sebzeler, meyvelerde kalsiyum/magnezyum oranı yaklaşık 1:1’dir.


Çok kalsiyum alınırsa kemik daha sağlam olur mu?

1986 yılında Harvard’daki araştırıcılar kalsiyum alınması ile kalça kırıkları arasında doğrudan bir ilişki saptanışlardır (1). Bu çalışmaya göre alınan kalsiyum miktarı artıkça kırıklar da aynı oranda artmıştı.
İsveçte yapılan bir çalışmada menopoz sonrası kadınlarda (50-85 yaş) süt tüketimi fazlalığının kırıkları azaltmadığı saptanmıştır(2).
Benzer şekilde ABD’de hemşireler üzerinde yapılan araştırmada gerek süt gerekse de süt dışı kalsiyum tüketimi fazlalığının kalça kırıklarını azaltmadığı tespit edilmiştir (3).
Günde 200 mg gibi son derece düşük kalsiyum tüketimi olan (önerilen miktar günde
1000-15000 mg’dır. Güney Afrikalılarda kemik kırıkları yılda 7/100,000’den daha azdır (4).
Çok süt tükettikleri için fazla kalsiyum alan topluluklarda ise osteoporoz ve kemik kırıkları çok önemli bir halk sağlığı problemidir (5).
Bütün bu çalışmalardan anlaşılacağı üzere kalsiyum takviyesi tek başına kemiği sağlamlaştırmaz. Hatta diğer mineral (magnezyum, potasyum) ve vitaminleri ( D, C, K, B12, folik asit vb) yeteri almayan, bazı mineralleri (fosfor, sodyum) ise fazla alan kişiler fazla kalsiyum alsalar da kemik kırıklarından kurtulamazlar.


Osteoporozdan korunmak ve sağlam kemiklere sahip olmak için neler yapmak gerekiyor?


  • Her fırsatta hareket edin ve spor yapın (en önemli faktör)
  • Yeteri kadar güneşlenin; haşlanmadan dengeli güneşlenmenin zararı olmadığı gibi birçok faydası vardır. Güneşsiz aylarda ya da güneşe maruz kalmayanlara D vitamini takviyesi yapılmalıdır
  • Proteinli gıdalardaki asitleri sebze meyve gibi alkali gıdaları tüketerek dengeleyin
  • Unlu ve şekerli gıdaları yemeyerek insülin direncinizi kırın
  • Lahanalar, marul, kıvırcık, turp, şalgam vb gibi sebzeler ve probiyotik içeren gıdaları alarak K vitamini yetersizliğini (eksiklik bir kemik hormonu olan osteokalsini azaltır) önleyin.
  • C vitamini (taze sebze ve meyveler), magnezyum (koyu yeşil yapraklılar), folik asit (taze sebze) ve B12 vitamininden (hayvani gıdalar) zengin gıdalar ile beslenin Sodyumdan fakir potasyumdan zengin gıdalar yiyinAşırı fosfor içerikleri nedeni ile gazlı içecekler içmeyin


Kemikleriniz saglam olsun diye süt iciyorsanız yapılan calısmalar tam tersini göstermekte süt icen kisilerin kemikleri daha kırılgan ve ostropoz gecirmek riskleri daha fazla Aynı zamanda laktoz intoleransı da var


bir baska olayda ictiginiz eger kutu süt ise durum daha vahim
 
Ben insan merkezli değilim abi o dediğine katılmıyorum; bitkisinden hayvanına kadar bütün habitatın sağlığını önemserim :)
Neyse...

Hazır yeri gelmişken bir şey soracağım şimdi; senin paylaşımların vardı çok iyi hatırlıyorum; tahıl tüketenlerin diş yapısının bozulması ile ilgili...
Aynı şeyde sütün zararı ne derecedir acaba; benim diş yapım çok bozuk, bir kurcalıyım dedim çocukken çok mu tahıl ağırlıklı beslendirildim diye...
Maşşalla en çok balık ve tavuk yemişim, hiç tahıl ağırlıklı değil bebekliğim...
Biraz daha kurcaladım; kasa kasa süt içirdik diye bir itiraf geldi :D

Ne diyorsun bu konuda ;)
 
Bizi geçte Çin napsın arkadaş tüm gün lapa pilav.


İlk olarak pirinçte ne gluten var ne de BRA.

O yüzden tüm tahılların içinde yenilebilecek en doğrusu pilav. Bunun dışında, Asyalıların temel besinlerinin pirinç, noodle olması aslında bir batılı yanılsaması. Pirinç çok küçük miktarda ve tabağı sıyırmak için kullanılıyor daha çok, ana yemek değil. Fakirlerin daha fazla tükettiği ürün ki fakirlerle halkın kalanı arasında ciddi boy farkı ve sağlık sorunları var. Son yüzyılda artan tüketimle birlikte oralarda da sorunlar ciddi oranda arttı. Bir de unutulmaması gereken, pirinç dışında şeker dahil tüketimlerinin olmaması.
 
2. sayfada soru sormuştum size heldic gözünüzden kaçtı sanırım bi cevaplayabilir misiniz


bunu yazmıstım ama görmediniz sanırım

Süt iyi bir kalsiyum kaynağı mıdır?

Yaygın kanının aksine hayır! Gerçi içinde yüksek miktarda kalsiyum var ama fosfor miktarı da yüksek olduğu için kalsiyum/fosfor oranı 1:1 gibi. Halbuki bu oranın anne sütünde de olduğu gibi 2:1 ya da daha fazla olması gerekir. Birçok yeşil yapraklıdaki oran da aşağı yukarı bu kadardır . Anlayacağınız çocuklarınızın ve de kendinizin kemiklerinin kuvvetli olması için mutlaka yeşil yapraklı yiyecekleri tüketin.

Süt ya da süt ürünleri iyi bir magnezyum kaynağı mıdır?

Magnezyum da kalsiyum gibi kemik gelişimi için oldukça önemli bir mineraldir. Vücutta yeteri kadar faydalı olabilmesi için yiyeceklerdeki kalsiyum/magnezyum oranının 2:1’den fazla olmaması gerekir. Halbuki süt ve süt ürünlerindeki kalsiyum/magnezyum oranı yaklaşık 8:1 ile 12:1 arasında değişir. Buna karşılık etler, kuru yemişler, sebzeler, meyvelerde kalsiyum/magnezyum oranı yaklaşık 1:1’dir.


Çok kalsiyum alınırsa kemik daha sağlam olur mu?

1986 yılında Harvard’daki araştırıcılar kalsiyum alınması ile kalça kırıkları arasında doğrudan bir ilişki saptanışlardır (1). Bu çalışmaya göre alınan kalsiyum miktarı artıkça kırıklar da aynı oranda artmıştı.
İsveçte yapılan bir çalışmada menopoz sonrası kadınlarda (50-85 yaş) süt tüketimi fazlalığının kırıkları azaltmadığı saptanmıştır(2).
Benzer şekilde ABD’de hemşireler üzerinde yapılan araştırmada gerek süt gerekse de süt dışı kalsiyum tüketimi fazlalığının kalça kırıklarını azaltmadığı tespit edilmiştir (3).
Günde 200 mg gibi son derece düşük kalsiyum tüketimi olan (önerilen miktar günde
1000-15000 mg’dır. Güney Afrikalılarda kemik kırıkları yılda 7/100,000’den daha azdır (4).
Çok süt tükettikleri için fazla kalsiyum alan topluluklarda ise osteoporoz ve kemik kırıkları çok önemli bir halk sağlığı problemidir (5).
Bütün bu çalışmalardan anlaşılacağı üzere kalsiyum takviyesi tek başına kemiği sağlamlaştırmaz. Hatta diğer mineral (magnezyum, potasyum) ve vitaminleri ( D, C, K, B12, folik asit vb) yeteri almayan, bazı mineralleri (fosfor, sodyum) ise fazla alan kişiler fazla kalsiyum alsalar da kemik kırıklarından kurtulamazlar.


Osteoporozdan korunmak ve sağlam kemiklere sahip olmak için neler yapmak gerekiyor?


  • Her fırsatta hareket edin ve spor yapın (en önemli faktör)
  • Yeteri kadar güneşlenin; haşlanmadan dengeli güneşlenmenin zararı olmadığı gibi birçok faydası vardır. Güneşsiz aylarda ya da güneşe maruz kalmayanlara D vitamini takviyesi yapılmalıdır
  • Proteinli gıdalardaki asitleri sebze meyve gibi alkali gıdaları tüketerek dengeleyin
  • Unlu ve şekerli gıdaları yemeyerek insülin direncinizi kırın
  • Lahanalar, marul, kıvırcık, turp, şalgam vb gibi sebzeler ve probiyotik içeren gıdaları alarak K vitamini yetersizliğini (eksiklik bir kemik hormonu olan osteokalsini azaltır) önleyin.
  • C vitamini (taze sebze ve meyveler), magnezyum (koyu yeşil yapraklılar), folik asit (taze sebze) ve B12 vitamininden (hayvani gıdalar) zengin gıdalar ile beslenin Sodyumdan fakir potasyumdan zengin gıdalar yiyinAşırı fosfor içerikleri nedeni ile gazlı içecekler içmeyin
 
Bunu okudum ama ben bulantı ile ilgili soru sordum kemiklerle ilgili bir sorunum yok ki genede saol


bulantıda yapabilir laktoz intoleransı yuzunden

fakat sevmiyorsanız bir faydası yok zararı var neden iciyorsunuz :) icmeyin daha iyi bulantıda ortadan kalkmıs olur
 
Back
Yukarı