Balı bildiğimiz şekerden ayıran çok önemli bir fark vardır. Şeker ancak
sindirim sisteminde değişime uğradıktan sonra
kana karışırken bal sindirime gerek olmadan çok süratli bir şekilde kana karışır. Dolayısıyla bal insan vücudunun en yüksek derecede ve en hızlı biçimde faydalanabileceği bir gıdadır. Ilık su ile karıştırılan balın birkaç dakika içinde vücuda enerji verdiği tespit edilmiştir.
Balın içinde minerallerin, şekerlerin ve birçok vitaminin yanı sıra az miktarda bir takım
hormonlar,
çinko,
bakır ve
iyot da vardır.
kaynak vikipedi.
Eskiden bal içerisinde vitamin olmadığı veya çok az olduğu düşüncesi hakimdi fakat kimyasal ve biyolojik araştırma metodları geliştirildikten sonra bal içerisinde çeşitli miktarda,
tiamin,
riboflavin,
askorbik asit,
piridoksin,
pantotenik asit,
niasin ve az miktarda
biotin,
folik asit tespit edilmiştir.
Bal içerisindeki minarellerin miktarı %0,02 ile %1,0 civarındadır. Bu minareller Potasyum,
klor,
kükürt,
kalsiyum,
sodyum,
fosfor,
magnezyum,
silisyum, demir,
mangan ve bakır’dır. Bunlar içerisinde potasyum, kalsiyum ve fosfor fazla bulunmaktadır.
Çeşitli araştırmacılar bal içerisinde az miktarda albuminoidlerin ve
protein yapı taşları durumunda olan
amino asitlerin olduğunu tespit etmişlerdir.
vikipedi.
Bal en az 3000 seneden beri birçok rahatsızlığın tedavisinde kullanılmıştır. Yakın zamanda yapılan bilimsel araştırmalar balın mucizevi etkilerini göz önüne sermektedir. Balın
antiseptik/
antimikrobiyal, osmotik,
hidrojen peroksit ve asiditesine bağlı çok çeşitli iyileştirici etkileri olduğu saptanmıştır.Böbrek hastalıkları(Böbrek yetmezliği)tedavilerinde cok önemli bir yere sahiptir
Bal temel olarak iki
monosakkaritin yoğunlaşmış bir karışımıdır. Bu karışımda su etkisi az olduğu için yani su moleküllerinin çoğunluğu monosakkaritlere bağlı oldukları için
mikroorganizmaların hayatta kalmasını sağlayacak nemden ve sudan yoksundur. Böylelikle balda hiçbir mikroorganizma canlı kalamaz. Bunun içindir ki bal, asırlardır yanık, yara ve deri
ülserlerini iyileştirmek için kullanılmıştır.
Balın yüksek
şeker oranı, hipertonisitesini arrtırdığı için etrafındaki bakterilerin suyunu hipertonik alana çekip
bakteri hücrelerinin büzüşmesini sağlar. Bir antiseptik olarak balın metisiline dirençli
Staphylococcus aureus (MRSA) gibi dirençli bakterilere karşı etkili olabileceğini savunan araştırmalar mevcuttur. Bal içindeki hidrojen peroksit, tıbbi olarak kullanılan hidrojen peroksite üstündür. Balın içindeki hidrojen peroksit faal hale sulandırma sonucunda gelir. Yani, bal yara üzerine sürüldüğünde hidrojen peroksit yavaşca vücut sıvıları tarafından sulandırılarak etkili hale geçer. Hem yavaş olarak etkinlik kazanması hem de tıbbi hidrojen peroksitten daha düşük bir yoğunlukta bulunması balın mikropları öldürüp vücudun hücrelerinin zarar görmemesini sağlar.
Bal
pH'ı 3.2 ve 4.5 arasında olduğu icin enfeksiyondan sorumlu bakterilerin çoğalmasını önler. Bal içinde birçok polifenol yani doğal
antioksidan olarak işlev gören madde barındırdığı için uzun dönem tüketimi sonucu
kanseri önlediği bildirilmiştir. Ayrıca, içindeki
demir vücuttaki zararlı
oksijen radikallerini zararsız hale getirir. Araştırmalara göre bal aynı zamanda
bağırsaklardaki probiyotik bakteri
florasını çoğaltabildiği için bağışıklık sistemini güçlendirdiği gibi
kolesterolü düşürmekle beraber sindirimi kolaylaştırır ve kolon kanserini önlemede
vikipedi.
Bal üretimi çok büyük bir çaba gerektirir. Örneğin ½ kg ham nektarı toplamak için 900 bin arının bir gün boyunca çalışması gerekir. Toplanan bu nektarın ise ancak bir kısmı bala çevrilebilir. Çiçeklerdeki nektardan elde edilen balın miktarı tamamen getirilen nektarın şeker konsantresine bağlıdır. Bal sıradışı bir etkiye maruz kalmadıkça asla bozulmaz. Zaman faktöründen etkilenmez.
Gerçek bal, her derde deva
Mideye kuvvet verir.
Çocuklara zeka verir.
Tansiyon düşürür, iştah açar.
Doğal diş macunudur, kansızlığı giderir.
Alaca hastalığının şifasıdır.
Kabızlığa iyi gelir.
Damarları açar, romatizmaya ve alerjiye faydalıdır.
Ağrı dindirici özelliği vardır.
Cildi yumuşatır, saçları besler, göze faydalıdır, yara iyileştiricidir.
İshali keser, zayıflatıcıdır.
Ülser ve mideye oldukça faydası vardır.
Nezle ve öksürüğe iyi gelir.
Kalp çarpıntısı için faydalıdır.
Sedef, sarılık ve beyin hastalıklarında kullanılır. Alerjik vakaları önler.
Gözün görme gücünü kuvvetlendirir.
Kolayca sindirilir: İçindeki şekerlerin bir başka cins şekere (fruktozun glikoza) dönüşebilme özelliği sayesinde bal, yüksek miktarda asit içermesine rağmen, en hassas mideler tarafından bile kolaylıkla sindirilir. Aynı zamanda bağırsakların ve böbreklerin daha iyi çalışmasına yardımcı olur.
Süratle kana karışır; hızlı bir enerji kaynağıdır: Bal ılık suyla karıştırıldığında 7 dakika içinde kana karışır. İçerdiği serbest şekerlerden dolayı beynin çalışması kolaylaşır. Yapılan son araştırmalara göre, şekerlerin bu kendine has karışımı yorgunluğun giderilmesinde en etkili yöntemdir ve atletik performansı artırmaktadır.
Kan yapımına destek olur: Bal, kan yapımı için vücudun gereksinim duyduğu enerjinin önemli bir bölümünü karşılar. Ayrıca kanın temizlenmesine de yardımcı olur. Kan dolaşımını düzenleyici ve kolaylaştırıcı yönde etkisi vardır. Damar sertliğine karşı önemli bir koruyucudur.
Antimikrobiktir: Antimikrobik etmenler belirli bakterilerin, mayanın ve küfün büyümesine engel olur. Balın, bakterinin barınmasına olanak tanımayan özelliği "inhibine etki" olarak adlandırılır.
Antioksidandır: Sağlıklı yaşamak isteyen herkesin özellikle antioksidan tüketmesi gerekir. Antioksidanlar, hücrelerde normal metabolizmanın zararlı yan ürünlerini temizleyen bileşenlerdir. Balın içeriğinde de güçlü antioksidanlar mevcuttur: Pinocembrin, pinobaxin, chrisin ve galagin. Bunlardan pinocembrin, yalnızca balda bulunan bir antioksidandır.
Vitamin ve mineral deposudur: Bal, fruktoz ve glikoz gibi şekerlerin yanı sıra magnezyum, potasyum, kalsiyum, sodyum klorür, kükürt, demir ve fosfor gibi mineralleri de içerir. Nektar ve polen kaynaklarının niteliklerine göre değişmekle birlikte, balda B1, B2, C, B6, B5 ve B3 vitaminleri bulunmaktadır. Ayrıca bakır, iyot, demir ve çinko da az miktarlarda bulunur.
Yaraların tedavisinde kullanılır: Balın havadan nem çekebilme özelliği, iyileşmeyi hızlandırarak yara izi kalmasını önler. İyileşmenin gücünü artıran kolajen liflerinin üretimini hızlandırır. Balın, yaranın etrafındaki şişkinliği azaltan antienflamatuar bir etkisi vardır, bu aynı zamanda hissedilen acıyı da azaltır.
googleye balın faydası yazınca yüzlerce sayfa bllgii çıkıyor bunları buraya kopyalamanın pek anlamı yok balı herekes ne kadar faydalı olduğunu çocuk yaştan biliyor zaten durup burda balın tartışılması bile komik.
heldic sen şeker yemıyorsun dıye konuyu bulandırmaya çalışma eski konular gibi gene polemik çıkmasın buna dikkat edelim
bu konunun uzatılmaması adına ben daha fazla bu başlık altında mesaj yazmak istemiyorum merak eden gogolede aratsın balın faydasını öğrensin yüce kitabımızdada balın şifa kaynağı olduğu bize bildirilmiş 1400 yıl önce nasıl yapıldığıda bildirilmiş tutup balın zararlı şey olduğunu tartışmak anlamsız bana göre böyle kolay gelsin.