Bilim İnsanları Muhtemel Gelecek Senaryolarını Gösteren Bir Aygıt İcat Etti

Kuantum Bilgisayarlar 2013 yılında ilk defa Cambrige’deki bir konferansta kavga dövüş tanıtıldı. Kanada’lı firma olan D-Wave ve onların “Quantum Annealing” dedikleri teknikleriyle çalıştırdıklarını iddia ettikleri kuantum işlemcileri o konferansta NASA ve Google’ın ortaklaşa girişimiyle satın alındı ve bu iki firma işlemci üzerinde araştırma yapmaya başladı.

O gün satılan işlemci 128 qubit’lik bir işlemiyken bugün D-Wave 4000’in üzerinde qubit’e sahip işlemciler üzerinde çalışıyor. Bu işlemciler düşük sıcaklık ve özel elektronik ekipmanlar gerektirdiklerinden, etraflarında çalışabilmeleri için komplike bir sistem gerekiyor. Ancak IBM kendi kuantum bilgisayarını internet üzerinden kullanıma açarak Ar-Ge faaliyetlerine önemli bir katkıda bulundu.

Tüm bunlar devam ederken bir yandan da fotonik kuantum bilgisayarlar, farklı deneysel alanlarda önemli kapıların açılmasına neden oldu.

Bu nedenle etrafımızda sürekli bilim kurgu konularla ilgili bilimsel başarılar duymaya başladık. Henüz Çin’li bilim insanlarının bir parçacığı -görece- uzun mesafeye ışınladıklarının üstünden birkaç ay geçti ki şimdi de yine bir ortak çalışmaya bilim insanları bu sefer de geleceğe bakabilmeyi başardılar.



Detaylı bilgi ve bu cihazı anlamdırmak için videomu izleyebilirsiniz

 
geleceğe bakabildiklerine filan inanmıyorum. Hani nerde kanıt ? Gazeteler televizyonlar boy boy verirdi o haberi. Ama diğer gelişmeler güzel. Dahası da gelecek. İnsanlar yakın zamanda bilgisayarlara bağlanacaklar. Android insanlar çıkacaklar. Gibi gibi. Biz ise halen seçimle uğraşalım. 100 sene gerideyiz. Diyanet halen kadın eli sıkılmaz fetvası veriyor bu ülkede. O yüzden siz bu gelecekten nasiplenmek için belki ömrünüz yetmez.
 
Bir Body forumunda bu konuya ciddi ciddi cevap vereyim mi bilmiyorum ama Kuantum Fiziği üzerine doktora yapmış birisi olarak ciddiye almazsam, bir tarafım eksik kalır:)
Aslında bir yandan da çekiniyorum çünkü insanlar genelde Fiziğe uzak olduğu için konuyu anlamıyor hatta garip tepkilerde bulunabiliyor.
Yerli yabancı fark etmez, forumlarda fikirlerimi yazınca farklı farklı da olsa genelde şöyle tepkilerle karşılaşıyorum:
- Hadi lan sende
-Senin o beynini s.keyim
- Mal mısın lan gerizekalı
- Olum sen içiyorsun iyi kafa yapmış
-IQ nin eksilerde olduğunu düşünüyorum vs... :)

Ama gene de yazayım. Muhtemeldir ki, doğrusal (lineer) zaman diye bir şey yok. Yani, elmanın dilimleri gibi zamanın bölünmüş dilimleri yok. 10 Nisan 2018 e gitmek istesem gidemeye ceğim. Çünkü zamanın öyle bir bölmesi yok. Ya da geleceğe gidemeyeceğim çünkü zamanın böyle bir dilimi yok. Enerjinin korunumu, kütlenin korunumu yasaları da zaman geçişlerine zaten izin vermez ama o ayrı bir konu.
Zaman algısı neden oluşuyor...Muhtemelen duvardaki takvime ya da saatlere bakarak...Halbuki saat, saniye gibi şeyler zamanın ölçüsü değil. İnsanlar arası ilişkilerin ortak bir paydada hareket etmesi için çıkarılmış olgular. Zaman ölçeğinde sezyum atomunu baz alıyoruz. Sezyum atomu değil de başka bir şey baz alınıp, bu zaman dilimleri(!) , farklılaşabilirdi. Farklı algılar olabilirdi.

İşin özü, geçmiş gelecek gibi kavramlar tamamen algı meselesi. Entropi ve evrenin genişlemesi, ileriye doğru akan bir zaman algısı yaratıyor. Haliylen ilerisi varsa( gelecek algısı varsa), geçmiş algısıda oluşuyor.
Mikro Fizikte (Kuantum düzeyinde) ise, işler biraz daha karışık oluyor.
Bazı Fizikçiler, sadece şimdi (AN) var diyor, iyi güzel ama bunu bence açıklayamıyorlar. Yani, diyelim tek zaman dilimi var, o da şimdi(AN). Peki onun ölçüsü nedir?. Şimdi (ya da AN dediğimiz şey), hangi hızla ilerlemektedir ?(Dikkat edilirse, bunu açıklamak için kullandığımız akış, ilerleme kavramı bile bizi gelecek zaman algısına doğru ağır ağır götürüyor)

Neyse, velhasıl, uzaklarda gelecek diye bir şey yok. Olmayan şey de bilinememeli zaten.

Ama gördüğümüz bazı rüyalar, aynen çıkabiliyor. Mesela bir arkadaşını trafik kazasında ölürken görüyorsun ve diyelim 3 gün sonra aynen gördüğün gibi gerçekleşebiliyor. İşte bu nasıl oluyor, tesadüf mü yoksa gelecek denen şey bilinç, düş ya da astral düzeyde evrenin farklı koodinatlarına, farklı boyutlarına mı egemen oluyor, işte onu bilmiyorum :)

Sanırım bu tek bir disiplinin konusu değil. Fizikçiler ve psikiyatristler ortak çalışmalı.
 
Bir Body forumunda bu konuya ciddi ciddi cevap vereyim mi bilmiyorum ama Kuantum Fiziği üzerine doktora yapmış birisi olarak ciddiye almazsam, bir tarafım eksik kalır:)
Aslında bir yandan da çekiniyorum çünkü insanlar genelde Fiziğe uzak olduğu için konuyu anlamıyor hatta garip tepkilerde bulunabiliyor.
Yerli yabancı fark etmez, forumlarda fikirlerimi yazınca farklı farklı da olsa genelde şöyle tepkilerle karşılaşıyorum:
- Hadi lan sende
-Senin o beynini s.keyim
- Mal mısın lan gerizekalı
- Olum sen içiyorsun iyi kafa yapmış
-IQ nin eksilerde olduğunu düşünüyorum vs... :)

Ama gene de yazayım. Muhtemeldir ki, doğrusal (lineer) zaman diye bir şey yok. Yani, elmanın dilimleri gibi zamanın bölünmüş dilimleri yok. 10 Nisan 2018 e gitmek istesem gidemeye ceğim. Çünkü zamanın öyle bir bölmesi yok. Ya da geleceğe gidemeyeceğim çünkü zamanın böyle bir dilimi yok. Enerjinin korunumu, kütlenin korunumu yasaları da zaman geçişlerine zaten izin vermez ama o ayrı bir konu.
Zaman algısı neden oluşuyor...Muhtemelen duvardaki takvime ya da saatlere bakarak...Halbuki saat, saniye gibi şeyler zamanın ölçüsü değil. İnsanlar arası ilişkilerin ortak bir paydada hareket etmesi için çıkarılmış olgular. Zaman ölçeğinde sezyum atomunu baz alıyoruz. Sezyum atomu değil de başka bir şey baz alınıp, bu zaman dilimleri(!) , farklılaşabilirdi. Farklı algılar olabilirdi.

İşin özü, geçmiş gelecek gibi kavramlar tamamen algı meselesi. Entropi ve evrenin genişlemesi, ileriye doğru akan bir zaman algısı yaratıyor. Haliylen ilerisi varsa( gelecek algısı varsa), geçmiş algısıda oluşuyor.
Mikro Fizikte (Kuantum düzeyinde) ise, işler biraz daha karışık oluyor.
Bazı Fizikçiler, sadece şimdi (AN) var diyor, iyi güzel ama bunu bence açıklayamıyorlar. Yani, diyelim tek zaman dilimi var, o da şimdi(AN). Peki onun ölçüsü nedir?. Şimdi (ya da AN dediğimiz şey), hangi hızla ilerlemektedir ?(Dikkat edilirse, bunu açıklamak için kullandığımız akış, ilerleme kavramı bile bizi gelecek zaman algısına doğru ağır ağır götürüyor)

Neyse, velhasıl, uzaklarda gelecek diye bir şey yok. Olmayan şey de bilinememeli zaten.

Ama gördüğümüz bazı rüyalar, aynen çıkabiliyor. Mesela bir arkadaşını trafik kazasında ölürken görüyorsun ve diyelim 3 gün sonra aynen gördüğün gibi gerçekleşebiliyor. İşte bu nasıl oluyor, tesadüf mü yoksa gelecek denen şey bilinç, düş ya da astral düzeyde evrenin farklı koodinatlarına, farklı boyutlarına mı egemen oluyor, işte onu bilmiyorum :)

Sanırım bu tek bir disiplinin konusu değil. Fizikçiler ve psikiyatristler ortak çalışmalı.
Buna benzer bir zaman anlatımı yanlış hatırlamıyorsam Legion adlı dizide de vardı. Başta karmaşık geliyor ama aslında gayet net :) "An" öyle bir şey ki kendi yarattığımız zaman birimi olan saniyenin katrilyonda biri kadar (ölçülemeyecek derecede) bir süre geçmiş olsa dahi yeni bir an oluyor.

Moto G (4) cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
 
Back
Yukarı