saydam
Özel Üye
Doping kullanan sporcular ilk kez konuştu !
Türkiye gündemine doping kriziyle damgalarını vuran sporcular ilk kez konuştular.
Dopingle ilgili olarak birçok sporcuyla konuştuk. Hepsinin ayrı bir hikayesi var. Kimi bilmeden bu işe bulaştığını, kimi cahilliğinin, kimi doktorun, kimi de komplo kurbanı olduğunu söyledi
Türkiye gündemine doping kriziyle damgalarını vuran sporcular, konuyla ilgili yaşadıklarını büyük bir yüreklikle Milliyet'e anlattılar. İşte bir dönemler çok tartışılan sporcular ve görüşleri;
Hasan Şaş: "O ilacı doping yapmak için almadım. Sakaryaspor ile oynayacaktık. Hastalandım. Soğukalgınlığı geçiriyordum. Doktorumuz Serhan Kurtulmuş'a gittim. O da bana aferin verdi. Bir futbolcunun bunu takip etmesi zor. Ben nereden bileceğim ilacın doping maddesi içerdiğini. Altı ay ceza aldım. Şimdi o madde doping sayılmıyormuş. Bu da işin garip yönü."
Deniz Kolgu: "Orduspor'da oynuyordum. O zaman futbolcular maça çıkmadan aspirin ile C vitamini içerdi. Kanın sulanması için iyi derlerdi. O zamanki masörümüze 'Ağabey aspirin veriyor musun?' diye sordum. O da bana aspirin ile aynı diye başka ilaç verdi. Sudafedmiş ve doping sayılıyormuş. Bilinçsizce böyle bir şey yaşadım. Ceza aldım. O madde şu an doping değil."
Aslı Çakır: "Bu maddeyi bilerek almadım. Rahatsızdım. Bizim orada bir eczacı vardı onun tavsiyesiyle iğneyi vuruldum. Hatta sordum bir şey olur mu diye. 'Olmaz' dedi. Doktordan reçete istedim. Başım belaya girer diye vermedi. Dünya Gençler Şampiyonası'nda seçmelerde birinci, finalde altıncı oldum. Türkiye rekoru kırdım. Kontrole gireceğimi bile bile niye kendimi tehlikeye atayım. Dopingli olduğumu bilsem sakatım diye finalde koşmazdım. Primobolonun rahatsızlığımla hiç ilgisi olmadığını öğrendim. Kas yapıcı bir ilaçmış. Bazı sporcular bakkaldan alır gibi alıyor bu ilacı."
Serpil Koçak: "Aşil tendonumda sakatlık vardı. Çok doktora gittim, ilaçlar aldım geçmedi. Bir doktor arkadaşım bu ilacı tavsiye etti. Doping içerdiğini bilmiyordum. Tamamen cahillik ve benim suçum. Antrenörümün haberi bile yok. Primobolon hakkında hiç bilgim yoktu. Yarışmadan 4 - 5 ay önce tek kutu iğne vuruldum. Yanında ağrı kesiciler aldım. Meğer bu ilaç vücutta uzun süre kalıyormuş. Temizim diye kontrole rahat girdim. Ama çıktı. Çok pişman oldum."
Ahmet Gülhan: "Dünya Şampiyonası'nda yapılan kontrolde bende "Efedrin" bulunduğu açıklandı. İki yıl ceza aldım. Daha sonra WADA bu maddeyi doping olmaktan çıkardı. 2001 yılında bu maddenin idrarda yüzde 13'e kadar bulunması normal sayılırken, 2002'de bu yüzde 11'e düşürüldü. Bende çıkan oran yüzde 11.3. Şimdi de yüzde 10'un altı doping sayılmıyor. Yazık değil mi ben ve benim gibi birçok sporcunun uçup giden yıllarına."
Kullanmıyorum diyen gelsin!
Çeşitli dönemlerde Güreş Milli Takımı Teknik Direktörlüğü yapan Ali Tokuş, Türkiye'de farklı doping yöntemlerinin kullanıldığını söyledi. İşte Tokuş'un açıklamaları: "Bu sporu ilaç kullanmadan yapıyorum diyen varsa gelsin. Demir perde ülkeleri dağıldıktan sonra ilaçlar piyasaya yayıldı. Herkes kullandı."
At iğnesi yapılıyordu
"Bugüne kadar sporcuma aspirin bile vermedim. 70'li yılların ortalarında bir milli takım antrenörü, sporcularına atlara vurulan iğneden yapıyordu. Kırkpınar'da başpehlivan seçilen bir sporcuda "Klenbuterol" çıktı. Bu ilaç hayvan kaslarını geliştirir. Harun Doğan ile Ahmet Gülhan yeşil çay yüzünden "Efedrin" maddesi çıktı diye yasaklı kaldı. Bunlar bilgisizlikten kaynaklanıyor."
İfşa etmedik
"2002 yılında federasyonda asbaşkandım. Türkiye Şampiyonası'nda ilk üçe girenlere doping kontrolü yaptırmayı kararlaştırdık. Ama acemilik yapıp, müsabaka sırasında bunu anonsla duyurduk. Bir de baktık ki, 3 sıklette final yapacak güreşçiler anons sonrası salonu terk ediyor. Final müsabakasına bile çıkmadılar. 1993 yılında kamplara habersiz baskınlar yaptık. Analiz ettirdik. Dopingli çıkanları kimseye söylemedik. Onları ceza vermeden ıslah etme, eğitme yolunu seçtik ve çoğunda başarı sağladık."
Kirli madalyalara tören
Atletizm Federasyonu'nda yıllarca yöneticilik ve antrenörlük yapan Musa Kalemoğlu, Türkiye'nin doping konusunda korkunç bir tabloyla karşı karşıya kaldığını söyledi.
Dopingin Türk sporuna Doğu blokundan gelen sporcu ve antrenörlerle bulaştığını belirten Kalemoğlu, "Başarıya açlık vardı. Naim Süleymanoğlu'nun gelmesiyle başladı bu süreç. Onun başarılarına ulaşmak isteyenler yoldan çıktı. Bazıları el altından ilaç, iğne vererek bu topluma anabolic steroidi, testesteronu, silicileri öğretti. İlaçlar leblebi gibi kullanılmaya başladı. Hâlâ da devam ediyor. Beden eğitimi bölümü sınavlarına giren çocuklar bile artık testesteron kullanıyor. Tablo acı, çirkin, vahim. Bir gün atletizm sahasında bulduğum bir ilacı incelettim, uyarıcı çıktı. Türkiye dopingin faturasını çok acı ödedi" dedi. Her türlü ilacı rahatlıkla bulduğunu kaydeden Kalemoğlu, "EPO ilacının kanser hastalarının kullandığı türleri mevcut. Bu ilacı kanser hastasına aldırarak kullanan var. Türkiye'ye kirli madalyalar geliyor, reklamlar yapılıyor" şeklinde konuştu.
Uzman görüşü
Doç. Dr. Rüştü güner: futbol dopingle mücadele komisyonu üyesi, wada bağımsız gözlemciler grubu üyesi: Futbolda doping amacıyla alınan uyarıcılar, anabolizanlar performansa zarar veriyor. Anabolic steroidler hız ve kuvvet sporlarında etkili olabilir. Futbolcu bu maddeyi kullandığında vücutta sıvı toplanması ve kilo artışı gözlenir. Uyarıcılar beyin ve kalbin çalışmasını bozar. Aşırı sıcak, soğuk, nemli ortamlarda yapılan sporlarda ölüme kadar gider. Futbolcularda sık görünen narkotikler performansı artırmaz. Bir sporcu dengeli beslenmeyle, iyi antrenman ve iyi dinlenmeyle vitamin bile almaya ihtiyaç duymaz."
Futbolda doping listesi
1995 - 96: Tayfun Yuncal
1996 - 97: Ayhan Akman, İdris Gümüşdere
1997 - 98: Yasin Mandıralı
1998 - 99: Harun Biçer, Murat Erdoğan, Çağlar Bağcı, İlker Öymez, Hasan Şaş
1999 - 00: Serhat Güler, Onur Karcı, Habip Aydın
2000 - 01: Cem Karaca, Timur Yanyalı, A.Vahit Karacabey
2001 - 02: İlyas Kahraman, Yalçın Çiçek, Metin Arvas, Hasan Zengin
2002 - 03: Ragıp Başdağ
2003 - 04: Levent Memişoğlu, Adem Şentürk, Aydın Akarsu
2004 - 05: Richard Kingston
Milliyet
Türkiye gündemine doping kriziyle damgalarını vuran sporcular ilk kez konuştular.
Dopingle ilgili olarak birçok sporcuyla konuştuk. Hepsinin ayrı bir hikayesi var. Kimi bilmeden bu işe bulaştığını, kimi cahilliğinin, kimi doktorun, kimi de komplo kurbanı olduğunu söyledi
Türkiye gündemine doping kriziyle damgalarını vuran sporcular, konuyla ilgili yaşadıklarını büyük bir yüreklikle Milliyet'e anlattılar. İşte bir dönemler çok tartışılan sporcular ve görüşleri;
Hasan Şaş: "O ilacı doping yapmak için almadım. Sakaryaspor ile oynayacaktık. Hastalandım. Soğukalgınlığı geçiriyordum. Doktorumuz Serhan Kurtulmuş'a gittim. O da bana aferin verdi. Bir futbolcunun bunu takip etmesi zor. Ben nereden bileceğim ilacın doping maddesi içerdiğini. Altı ay ceza aldım. Şimdi o madde doping sayılmıyormuş. Bu da işin garip yönü."
Deniz Kolgu: "Orduspor'da oynuyordum. O zaman futbolcular maça çıkmadan aspirin ile C vitamini içerdi. Kanın sulanması için iyi derlerdi. O zamanki masörümüze 'Ağabey aspirin veriyor musun?' diye sordum. O da bana aspirin ile aynı diye başka ilaç verdi. Sudafedmiş ve doping sayılıyormuş. Bilinçsizce böyle bir şey yaşadım. Ceza aldım. O madde şu an doping değil."
Aslı Çakır: "Bu maddeyi bilerek almadım. Rahatsızdım. Bizim orada bir eczacı vardı onun tavsiyesiyle iğneyi vuruldum. Hatta sordum bir şey olur mu diye. 'Olmaz' dedi. Doktordan reçete istedim. Başım belaya girer diye vermedi. Dünya Gençler Şampiyonası'nda seçmelerde birinci, finalde altıncı oldum. Türkiye rekoru kırdım. Kontrole gireceğimi bile bile niye kendimi tehlikeye atayım. Dopingli olduğumu bilsem sakatım diye finalde koşmazdım. Primobolonun rahatsızlığımla hiç ilgisi olmadığını öğrendim. Kas yapıcı bir ilaçmış. Bazı sporcular bakkaldan alır gibi alıyor bu ilacı."
Serpil Koçak: "Aşil tendonumda sakatlık vardı. Çok doktora gittim, ilaçlar aldım geçmedi. Bir doktor arkadaşım bu ilacı tavsiye etti. Doping içerdiğini bilmiyordum. Tamamen cahillik ve benim suçum. Antrenörümün haberi bile yok. Primobolon hakkında hiç bilgim yoktu. Yarışmadan 4 - 5 ay önce tek kutu iğne vuruldum. Yanında ağrı kesiciler aldım. Meğer bu ilaç vücutta uzun süre kalıyormuş. Temizim diye kontrole rahat girdim. Ama çıktı. Çok pişman oldum."
Ahmet Gülhan: "Dünya Şampiyonası'nda yapılan kontrolde bende "Efedrin" bulunduğu açıklandı. İki yıl ceza aldım. Daha sonra WADA bu maddeyi doping olmaktan çıkardı. 2001 yılında bu maddenin idrarda yüzde 13'e kadar bulunması normal sayılırken, 2002'de bu yüzde 11'e düşürüldü. Bende çıkan oran yüzde 11.3. Şimdi de yüzde 10'un altı doping sayılmıyor. Yazık değil mi ben ve benim gibi birçok sporcunun uçup giden yıllarına."
Kullanmıyorum diyen gelsin!
Çeşitli dönemlerde Güreş Milli Takımı Teknik Direktörlüğü yapan Ali Tokuş, Türkiye'de farklı doping yöntemlerinin kullanıldığını söyledi. İşte Tokuş'un açıklamaları: "Bu sporu ilaç kullanmadan yapıyorum diyen varsa gelsin. Demir perde ülkeleri dağıldıktan sonra ilaçlar piyasaya yayıldı. Herkes kullandı."
At iğnesi yapılıyordu
"Bugüne kadar sporcuma aspirin bile vermedim. 70'li yılların ortalarında bir milli takım antrenörü, sporcularına atlara vurulan iğneden yapıyordu. Kırkpınar'da başpehlivan seçilen bir sporcuda "Klenbuterol" çıktı. Bu ilaç hayvan kaslarını geliştirir. Harun Doğan ile Ahmet Gülhan yeşil çay yüzünden "Efedrin" maddesi çıktı diye yasaklı kaldı. Bunlar bilgisizlikten kaynaklanıyor."
İfşa etmedik
"2002 yılında federasyonda asbaşkandım. Türkiye Şampiyonası'nda ilk üçe girenlere doping kontrolü yaptırmayı kararlaştırdık. Ama acemilik yapıp, müsabaka sırasında bunu anonsla duyurduk. Bir de baktık ki, 3 sıklette final yapacak güreşçiler anons sonrası salonu terk ediyor. Final müsabakasına bile çıkmadılar. 1993 yılında kamplara habersiz baskınlar yaptık. Analiz ettirdik. Dopingli çıkanları kimseye söylemedik. Onları ceza vermeden ıslah etme, eğitme yolunu seçtik ve çoğunda başarı sağladık."
Kirli madalyalara tören
Atletizm Federasyonu'nda yıllarca yöneticilik ve antrenörlük yapan Musa Kalemoğlu, Türkiye'nin doping konusunda korkunç bir tabloyla karşı karşıya kaldığını söyledi.
Dopingin Türk sporuna Doğu blokundan gelen sporcu ve antrenörlerle bulaştığını belirten Kalemoğlu, "Başarıya açlık vardı. Naim Süleymanoğlu'nun gelmesiyle başladı bu süreç. Onun başarılarına ulaşmak isteyenler yoldan çıktı. Bazıları el altından ilaç, iğne vererek bu topluma anabolic steroidi, testesteronu, silicileri öğretti. İlaçlar leblebi gibi kullanılmaya başladı. Hâlâ da devam ediyor. Beden eğitimi bölümü sınavlarına giren çocuklar bile artık testesteron kullanıyor. Tablo acı, çirkin, vahim. Bir gün atletizm sahasında bulduğum bir ilacı incelettim, uyarıcı çıktı. Türkiye dopingin faturasını çok acı ödedi" dedi. Her türlü ilacı rahatlıkla bulduğunu kaydeden Kalemoğlu, "EPO ilacının kanser hastalarının kullandığı türleri mevcut. Bu ilacı kanser hastasına aldırarak kullanan var. Türkiye'ye kirli madalyalar geliyor, reklamlar yapılıyor" şeklinde konuştu.
Uzman görüşü
Doç. Dr. Rüştü güner: futbol dopingle mücadele komisyonu üyesi, wada bağımsız gözlemciler grubu üyesi: Futbolda doping amacıyla alınan uyarıcılar, anabolizanlar performansa zarar veriyor. Anabolic steroidler hız ve kuvvet sporlarında etkili olabilir. Futbolcu bu maddeyi kullandığında vücutta sıvı toplanması ve kilo artışı gözlenir. Uyarıcılar beyin ve kalbin çalışmasını bozar. Aşırı sıcak, soğuk, nemli ortamlarda yapılan sporlarda ölüme kadar gider. Futbolcularda sık görünen narkotikler performansı artırmaz. Bir sporcu dengeli beslenmeyle, iyi antrenman ve iyi dinlenmeyle vitamin bile almaya ihtiyaç duymaz."
Futbolda doping listesi
1995 - 96: Tayfun Yuncal
1996 - 97: Ayhan Akman, İdris Gümüşdere
1997 - 98: Yasin Mandıralı
1998 - 99: Harun Biçer, Murat Erdoğan, Çağlar Bağcı, İlker Öymez, Hasan Şaş
1999 - 00: Serhat Güler, Onur Karcı, Habip Aydın
2000 - 01: Cem Karaca, Timur Yanyalı, A.Vahit Karacabey
2001 - 02: İlyas Kahraman, Yalçın Çiçek, Metin Arvas, Hasan Zengin
2002 - 03: Ragıp Başdağ
2003 - 04: Levent Memişoğlu, Adem Şentürk, Aydın Akarsu
2004 - 05: Richard Kingston
Milliyet