firmanın gıda mühendisi bu şekilde açıkladı: Gıdalar kendi içlerinde sınıflandırılırlar. pH değeri, nem değeri, serbest su değeri, içerisinde bulunan doğal mikrobiyolojik yük miktarı gıdaların kendi yapısından doğan faktörler olup, raf ömrünü belirler. Ayrıca ortam nem miktarı ve sıcaklığı, ambalaj özellikleri, ürünün içerisindeki diğer bileşenler raf ömrünü belirleyen diğer faktörlerdir. Whey proteinlerine bakıldığında, whey proteini kendi yapısı gereği düşük nem içerir ve serbest su miktarı nerede ise yok denecek kadar azdır. Sıvı olmadığı için pH değeri ölçülemez ve mikrobiyolojik yükü azdır. Gıdaların nemi %30 üzerine çıktığında mikrobiyolojik üremelere açık hale gelir. Ama ürünün ambalajı doğru değilse, nemi düşük bile olsa nem alır ve minimum olan mikrobiyolojik yük logaritmik olarak artar. Ürün, zararlı hale gelmez ama uygun ürün olmaktan çıkar.
Whey proteininin nemi %5-6'lardadır. Dolayısı ile risk taşımaz. Ambalajın ağzı açık halsa bile, ortaya çıkacak risk minimumdur. Aroma kaybı, topaklanma, lezzette profil değişikliği meydana gelir ki bunlar kalite kriterleridir. Protein değerinde azalma olmaz ve son kullanma tarihine kadar insan tüketimi için uygundur. Ama ortam havasında yüksek miktarda mikrobiyolojik yaşam varsa ve hele patojenikse tehlike arz eder. Bu sebeple ürün toz bile olsa ağzı açık bırakılmamalıdır.
Ayrıca toz ürünler direk olarak veya su/süt ile karıştırıldıktan sonra yüksek ısıya maruz bırakılmamalıdır. Çünkü protein 50 Derece üzerinde denatüre olur. Amablajlanmış olarak satılan ürünler, bu sebeple direk güneş ışığında bırakılmaz, bırakıldı ise de tüketilmemesi gerekir.
Umarım size yardımcı olmuşumdur.
kendilerini bir de şöyle soru yönelttim:
"tekrar cok tesekkürler ama aklıma takılan birkac sey daha var.. sütlerin üretildiği hayvanlara antibiyotik verildiğini okumuştum. bu ürünlerde de antibiyotik kalıntısı olabilme ihtimali var mı acaba, ürün sadece nemsiz ve bakterisiz olduğu icin mi bozulmuyor..
Dr. Yavuz Dizdar ın ve Dr Canan Karatay ın ortak görüşü bozulmayan ve sentetik gıdalarn tüketilmesinin zararlı olabileceği. yani islem gördüğü için mikroorganizmalar tarafından zor ayrıstırılan gıdalar tüketildiğinde insanlarda kalıcı hasarlara yol açabileceğini söylüyorlar.. sizce dogru mu acaba?"
aldığım yanıt:
"Türkiye dahil olmak üzere tüm dünyada insan tüketimi için kullanılan hayvanlar veteriner kontrolünden geçer. Hasta oldukları dönem dışında hayvana antibiyotik verilmesi yasaktır. Ayrıca hayvanın eti ve sütü işlenmeden önce antibiyotik testine tabi tutulur. Antibiyotik olan sütler kullanılmaz. Ayrıca yedikleri yemlerden dahi gelebilecek olan kalıntıları önlemek için süt ve süt ürünlerine pestisit kalıntı analizleri yapılır. Bunu hem tedarikçim yapıyor hem de Gümrük işlemleri yapılırken ilgili Bakanlık tekrar analize alıyor. Marketten aldığınız sütün bozulmama sebebi ise, maruz kaldığı ısısal işlemdir. Yüksek sıcaklık-kısa süre(pastörizasyon/sterilizasyon) uygulandığı için içerisindeki bakteriler öldürülmekte böylelikle ürünün raf ömrü uzatılmaktadır. Ayrıca Tetrapak ambalaj, ürünün raf ömrünü uzatır. İşlem görmesi, ürünün zor sindirilmesine değil de içerisindeki bakterilerin uzaklaştırılmasına yardımcı olur. Yüksek yağ içeriği olan (kızartmalar, yüksek selüloz içerenler vb.), vücut için aslında gerekli olmayan ( tüm abur-cuburlar) gıdalar tüketildiğinde tabi ki bağırsaklardaki mikroorganizmalar sindirememektedir. Ayrıca mide asit dengesini de bozan gıdalardır bu gıdalar. Bozulmayan doğal gıdalar da mevcuttur. Mesela kurutulmuş domates, patlıcan gibi, turşu gibi, bal gibi.
Var olan bilgileri doğru değerlendirmek lazım. Genelleme yapılınca yanlışlar ortaya çıkıyor.
İyi günler dilerim."