Alkol konusunu açıklığa kavuşturmak adına Dr. Uğur Göğüş'ün "Mutluluğa Doğru Gıda, Spor ve Sağlık" kitabından alkol ile ilgili aşağıdaki alıntıları yazdım.
Umarım çoğu arkadaşımızda alkol hakkında akıllarında kalan soru işaretlerini gidermeye yardımcı olmuşumdur.
Acele yazdığımdan yazım hatalarım için umarım kusura bakmassınız..
İyi okumalar..
Alkol ve Ergolotik Maddeler
Az ve düzenli alkol kullanma belli bir periyot sonrasında beyni bloke etmekte, hormonsal aktiviteyi baskılayarak tüm metabolizmatı felce uğratmaktadır.
...
Ergonojik maddeler, performans ve enerji üretimini artırıcı veya olan enerjiyi yüksek kapasitede yani idareli kullanmayı sağlayan maddelerdir.
Ergonojik maddelerin başında karbonhidrat tozları, laktoz (süt şekeri), bikarbonat, kafein gibi maddeler gelir.
Ergolotik maddeler, ergonojik maddelerin aksine performans düşürücü, enerji tüketimini azaltıcı veya baskılayıcı maddelerdir.
Ergolotik maddelerin başında alkol, marijuana, nikotin, kan tabletleri, göz damlaları ve diüretikler gelmektedir.
...
Alkol
1900lü yıllarda maratonculara bazı yarışlarda yarış esnasında alkol verilmiştir. (O zamanlar alkola ergonojik madde gözüyle bakılıyordu, ne yazıkki günümüzde de buna inananlar mevcut)
Alkol ergojonik değildir. Çok az miktarlarda bile kalbim pompalama gücünü azaltır. Yarım çay bardağı alkolün bile kalbin sol ventrikül'ünün kasılıp gevşemesini zayıflattığı söz konusudur. Yarım çay bardağı alkol bunu yapabildiğine göre, her gün düzenli az veya çok alkol kullananlarda kalbin çalışmasının ne denli gerilediği, kanın ne derece zorlukla damarlara pompalandığı tahmin edilebilir. Bu durum kan pıhtısı oluşumu, buna bağlı emboli riski ve buna da bağlı felç riskine yol açabilir.
1982'de Amerikan spor ve tıp akademisi alkolle ilgili şu sonuca varmıştır: Alkol gücü, hızı, kas dayanıklığını ve kalp damarlarının dayanıklığını azaltır.
Alkolun bu ergolotik etkisinin en belirgin örneği bisikletçilerde gözlemlenmiştir. Bisikletçilerin kanlarındaki alkol miktarının 50 mg/dl'den 100 mg/dl'ye çıkartılması ile aynı mesafede alınan randımanın yarı yarıya düştüğü belirlenmiştir.
...
Çoğu sporcu karşılaşma öncesi ve sonrası içinde fermente olmuş karbonhidrat yani şeker olduğundan ve bu şekerin fermantasyon sayesinde en küçük monosakkarit denen birimlere ve organik asitlere dönüşümünden dolayı alkollü içeceği, şekeri çabuk kana karışan ve kendisine kısa zamanda enerji veren bir içki olarak görmekte, öyle zannetmektedir. Alkollü içeceklerdeki şeker gerçekten de fermantasyonun etkisiyle basit şekerlere ve organik asitlere dönüşmüştür. Dolayısı ile içlerindeki zengin şeker içeriğinin kısa zamanda bağırsak yüzeyinden kana karışacağı ve kısa sürede enerji vereceği doğrudur.
Ancak kana çabuk karışan bu alkol, aynı zamanda dokulardan su çekerek bol miktarda suyun vücuttan kaybına yani dehidrasyona sebep olur. Üstelik bu dehidrasyonun derecesi çay ve kahve ile karşılaştıralamayacak kadar yüksektir. Üstelik bir, iki bardak kahvenin yapacağı situmulan etkinin sinir sistemini uyarıcı olması açısından sporcuya yararları olabilir. Ancak bir bardak alkolün değil stimulan etkisi, tam tersine depresan etkisi vardır. Yani sinirleri baskılayarak bloke eder ve kişinin maça veya idmana konsantrasyonunu iyice zayıflatır. Dolayısı ile alkol ergolotik (performans düşürücü) bir maddedir ve spora önem veren kişiler tarafından mutlaka reddedilmelidir.