C
CENTAUR
Guest
OSMANLI OKÇULUĞU VE YAY ÜRETİM TEKNİKLERİ
Kompozit (birleşik, birden fazla malzemenin bir araya gelmesiyle) yaylar içinde en kısa olanları Osmanlı yaylarıdır bu sebeple çok güçlü ve pratiktirler (at üzerinde pratiklik sağlar, kısa olan yay hafiftir de aynı zamanda bu elastikiyet sahibi olması ayrıca bir özelliktir)
Boynuz, ahşap, tutkal ve sinirin (hayvan tendonu, genellikle öküz-boğa ların arka bacak eklemlerinden çıkartılır) bileşiminden oluşan bu yayların ileri derecede teknik beceri gerektiren yapımı ortalama üç yılı alırdı. Kullanılan malzemelerin oranı değiştirilerek, yayın gücü, hızı, menzili ve esnekliği ayarlanırdı. Farklı amaçlarla (hedef, menzil veya savaş yayları yapılan yayların esneklik ve hızı farklı olurdu.
Yayın ahşap kısmında Akçaağaç veya kızılcık ağacı tercih edilrdi. Tutkal olarak sinir veya deriden elde edilen çega tutkalı veya mersin balığının dokularından elde edilen balık tutkalı kullanılırdı. Mersin balığının damak mukozası ve hava kesesi kullanılırdı. Sinir kaplaması için tercih edilen tendon, sığır bacağından alınan “aşil tendonu” idi. Kullanılacak boynuz da, öküz yada mandadan elde edilmekteydi bu boynuz boydan iki parçaya ayrılır sonra kaynatılıp yumuşatıldıktan sonra preslenip kurutulur, levha şerit şekline getirilir.
Yayın yapımında kullanılacak ağacın, budaksız sık ve paralel damarlı olanı özenle seçilerek sonbaharda kesilirdi. Yay yapımında kullanılacak tahta yarılarak çıkartılır zira düz lifler kesintiye uğramadan boydan boya uzanmalıdır. Kaynar suda bir müddet yumuşatılır ve kalıplara bükük (türk yayı kurulu değilken ters büküktür ) olarak gerilirdi. Yayın ahşap kısmı üç yada beş parçdan oluşurdu. Bu parçalara istenen şekil verilir ve en az bir yıl kurumaya bırakılırdı(gölgede rutubetsiz kendi halinde kurutulur fırınlanmaz veya güneşe bırakılmaz). Ağaç parçalar kış mevsiminde balık tutkalıyla birbirine yapıştırılır, boynuzun tahtaya yapışacak iç yüzeyine ve yayın karın kısmına (atış sırasında okçuya bakan yüzey) kırşılıklı yivler açılıp tutkallanırdı. Sonra, ağaç aksam ve boynuz, birbirine iple sımsıkı bağlanırdı. Yaz mevsiminde yayın sırt kısmına (atış yaparken hedefe bakan yüzey) çega tutkalıyla 2-3 kat sinir yapıştırılır, her kat sinirden sonra daha daralmak üzere yay iple yay askısına alınır ve bir yıl boyunca kurumaya burakılırdı. Bazen de kuruyan yayın sırt kısmına ikbaharda atın sağrı derisi ya da kayın ağacı kabuğu yapıştırılıp sandaloz yağı sürülürdü (deformasyonu önlemek için ).
Yaya takılacak kiriş (Osmanlı lugatında ‘çile’) ise boğa bağırsağından veya saf ipekten üretilir bazı Osmanlı Veliahtları bu yay kirişiyle boğulmak suratiyle idam edilmiştir soyluların bu şekilde idam edilmesi gelenektir.
Kısaca şöyle denebilir: İç kısımda boynuz malzeme sıkışmaya dayanıklı özellik verir, en esnek ağaçlardan akça ağaç veya kızılcık ağacı, hedefe bakan yüzeye ise tendon siniri uzamaya dayanıklı özellik kazandırır, böylece kısa, çok güçlü, portatif, çok elastik, ve hafif bir yay bunlarla atılan Osmanlı oklarının yapım tekniğini ve özelliğini ekleme gereği duymadım.
Padişah 1. Murat ın bu yaylarla kendisine Avrupa hükümdarlarından hediye olarak gelen kalkan ve zırhları ok atarak parçaladığını ve bunu saray etrafına asıp gelen elçileri etkilediği bilinir kendisinin de çok kuvvetli olduğu ve kullandığı yayı kimsenin geremediği bilinir. Zira okçu olarak yetiştirilecek yeniçeri askerleri özel olarak seçilir hünerli olmasının yanında müthiş sert yayları kullanabilirler ve kuvvet sınavlarından geçirilirler. Ve bununla at üzerindeyken ve yine hareketli hedefleri hiç kaçırmadan vururlardı.
Müzelerde gördüğünüz yaylar kurulu değildir ve uçları birbirine kıvrıktır ve ters büküktür bunlar ters yöne gerilerek ipleri takılır.
Günümüzde kullandığımız birçok günlük değim aslında okçuluk tabirlerinden gelmiştir ama hiçbirimiz bilmeyiz:
Çile çekmek: Yay ipini (kiriş,çile) çekmek okçuluk idmanları (askeri anlamda) çok zor ve gelişim uzun süre alır.
İki dirhem bir çekirdek: Bir tür ok ucu (temren) nun ağırlık birmidir galibe hafif uçuş okları menzil okları
Kepaze : Atış talimlerine başlamadan önce ısınmak amacıyla kullanılan kıytırık dandik bir yay
Bunların bazılarıdır.
Aşağıda örnek resimler var Türk-Osmanlı yayının kabzası dışa çıkıntılıdır bu karakteristik özelliktir diğer türk yaylarında içe bombelidir (göktürk,hun,moğol,vb)

Kompozit (birleşik, birden fazla malzemenin bir araya gelmesiyle) yaylar içinde en kısa olanları Osmanlı yaylarıdır bu sebeple çok güçlü ve pratiktirler (at üzerinde pratiklik sağlar, kısa olan yay hafiftir de aynı zamanda bu elastikiyet sahibi olması ayrıca bir özelliktir)
Boynuz, ahşap, tutkal ve sinirin (hayvan tendonu, genellikle öküz-boğa ların arka bacak eklemlerinden çıkartılır) bileşiminden oluşan bu yayların ileri derecede teknik beceri gerektiren yapımı ortalama üç yılı alırdı. Kullanılan malzemelerin oranı değiştirilerek, yayın gücü, hızı, menzili ve esnekliği ayarlanırdı. Farklı amaçlarla (hedef, menzil veya savaş yayları yapılan yayların esneklik ve hızı farklı olurdu.
Yayın ahşap kısmında Akçaağaç veya kızılcık ağacı tercih edilrdi. Tutkal olarak sinir veya deriden elde edilen çega tutkalı veya mersin balığının dokularından elde edilen balık tutkalı kullanılırdı. Mersin balığının damak mukozası ve hava kesesi kullanılırdı. Sinir kaplaması için tercih edilen tendon, sığır bacağından alınan “aşil tendonu” idi. Kullanılacak boynuz da, öküz yada mandadan elde edilmekteydi bu boynuz boydan iki parçaya ayrılır sonra kaynatılıp yumuşatıldıktan sonra preslenip kurutulur, levha şerit şekline getirilir.
Yayın yapımında kullanılacak ağacın, budaksız sık ve paralel damarlı olanı özenle seçilerek sonbaharda kesilirdi. Yay yapımında kullanılacak tahta yarılarak çıkartılır zira düz lifler kesintiye uğramadan boydan boya uzanmalıdır. Kaynar suda bir müddet yumuşatılır ve kalıplara bükük (türk yayı kurulu değilken ters büküktür ) olarak gerilirdi. Yayın ahşap kısmı üç yada beş parçdan oluşurdu. Bu parçalara istenen şekil verilir ve en az bir yıl kurumaya bırakılırdı(gölgede rutubetsiz kendi halinde kurutulur fırınlanmaz veya güneşe bırakılmaz). Ağaç parçalar kış mevsiminde balık tutkalıyla birbirine yapıştırılır, boynuzun tahtaya yapışacak iç yüzeyine ve yayın karın kısmına (atış sırasında okçuya bakan yüzey) kırşılıklı yivler açılıp tutkallanırdı. Sonra, ağaç aksam ve boynuz, birbirine iple sımsıkı bağlanırdı. Yaz mevsiminde yayın sırt kısmına (atış yaparken hedefe bakan yüzey) çega tutkalıyla 2-3 kat sinir yapıştırılır, her kat sinirden sonra daha daralmak üzere yay iple yay askısına alınır ve bir yıl boyunca kurumaya burakılırdı. Bazen de kuruyan yayın sırt kısmına ikbaharda atın sağrı derisi ya da kayın ağacı kabuğu yapıştırılıp sandaloz yağı sürülürdü (deformasyonu önlemek için ).
Yaya takılacak kiriş (Osmanlı lugatında ‘çile’) ise boğa bağırsağından veya saf ipekten üretilir bazı Osmanlı Veliahtları bu yay kirişiyle boğulmak suratiyle idam edilmiştir soyluların bu şekilde idam edilmesi gelenektir.
Kısaca şöyle denebilir: İç kısımda boynuz malzeme sıkışmaya dayanıklı özellik verir, en esnek ağaçlardan akça ağaç veya kızılcık ağacı, hedefe bakan yüzeye ise tendon siniri uzamaya dayanıklı özellik kazandırır, böylece kısa, çok güçlü, portatif, çok elastik, ve hafif bir yay bunlarla atılan Osmanlı oklarının yapım tekniğini ve özelliğini ekleme gereği duymadım.
Padişah 1. Murat ın bu yaylarla kendisine Avrupa hükümdarlarından hediye olarak gelen kalkan ve zırhları ok atarak parçaladığını ve bunu saray etrafına asıp gelen elçileri etkilediği bilinir kendisinin de çok kuvvetli olduğu ve kullandığı yayı kimsenin geremediği bilinir. Zira okçu olarak yetiştirilecek yeniçeri askerleri özel olarak seçilir hünerli olmasının yanında müthiş sert yayları kullanabilirler ve kuvvet sınavlarından geçirilirler. Ve bununla at üzerindeyken ve yine hareketli hedefleri hiç kaçırmadan vururlardı.
Müzelerde gördüğünüz yaylar kurulu değildir ve uçları birbirine kıvrıktır ve ters büküktür bunlar ters yöne gerilerek ipleri takılır.
Günümüzde kullandığımız birçok günlük değim aslında okçuluk tabirlerinden gelmiştir ama hiçbirimiz bilmeyiz:
Çile çekmek: Yay ipini (kiriş,çile) çekmek okçuluk idmanları (askeri anlamda) çok zor ve gelişim uzun süre alır.
İki dirhem bir çekirdek: Bir tür ok ucu (temren) nun ağırlık birmidir galibe hafif uçuş okları menzil okları
Kepaze : Atış talimlerine başlamadan önce ısınmak amacıyla kullanılan kıytırık dandik bir yay
Bunların bazılarıdır.
Aşağıda örnek resimler var Türk-Osmanlı yayının kabzası dışa çıkıntılıdır bu karakteristik özelliktir diğer türk yaylarında içe bombelidir (göktürk,hun,moğol,vb)
