Saircon,
söz konusu olan vücut geliştirme ve (kolay kazanılmayan) kas kütlesi ise kortisoldan korkmakta haklıyım

ayrıca beni bu konuda böylesine korkutan kişi de özellikle Chris Aceto'dur

....kortisol katabol bir hormondur vücut geliştirme dilinde...burada belirtilmesi gereken en önemli husus, vücut geliştirmenin vücut açısından diğer sporlardan biraz daha farklılık arz ettiği...vücut geliştirme antremanında ve sonrasında vücut üzerinde oluşan stres ve kortisol artışı, diğer aerobik sporlarda(basketbol,koşu vs) ve sonrasında oluşan stres-kortisol artışı ile bir değildir...zira vücut geliştirme antremanının vücut üzerinde oluşturduğu stres, diğer aerobik sporların oluşturduğu stresten daha fazladır (quadricepsler üzerinde, koşuyla oluşan stres ile leg press'de 8 kere 150 kg kaldırmak sonucu oluşan stres kıyaslanamaz bile)...dolayısıyla, kortisolün katabolik etkisi vücut geliştirmede daha fazladır...bu bakımdan, egsersiz-kortisol ilişkisine, söz konusu olan vücut geliştirme ise, diğer aerobik egsersizlerden biraz daha farklı bakmak gerekiyor....bu nedenle, her egsersiz yapanın, kortisoldan dolayı katabolik duruma geçmemesini vücut geliştirmeye uyarlamamakta yarar vardır...
kortisolün yağ eritme konusundaki fonksiyonunu es geçtim evet...çünkü yazmakta olduğum forum kısmı "Kilo alma ve kas yapılanması" kısmı ve ilgili mesaj konusu da "bal ve limon suyunun kaslanma üzerindeki katkısı" idi...ana konu kas yapılanması olunca, kortisolün yağ eritme ile ilgili hususlarını ilgisiz buldum...es geçmek konusunda kendime hak vermekle birlikte, belirtmiş olduğunuz kortisol-yağ eritme hususuna tamamıyla katılıyorum...ancak, vücut geliştirmede kortisolün yağ eritmedeki rolü, insülin-glukagon-leptin hormonlarının rolleri kadar belirleyici değildir...vücut geliştirmede, yağ eritmek için manipüle edilmesi gereken en önemli hormon, kortisolden ziyade öncelikle insülindir....
yukarıda belirttiğim kortisol-vücut geliştirme bağlantısının ışığında, glikojenesis(kaslardan glikojen elde etme), normal şartlarda çok sık görülen bir durum olmasa da, vücut geliştirme söz konusu olduğunda her an karşılaşılabilecek bir risktir...zira vücut, normal şartlarda hiç de gerek görmeyeceği ölçüde, yeni kas dokuları oluşturmuştur...yağları her zaman "uzun vadeli enerji kaynağı" olarak gören vücut, herhangi bir stresle karşılaştığında ve kortisol arttığında, eğer mevcut glikojen depoları boş ise (yani antreman sonrası), gerek duyduğu enerjiyi, kendince gereksiz gördüğü bu yeni kas dokularını feda ederek elde etmekten çekinmeyecektir...elbette ki bir miktar yağ da eriyecektir fakat bu, kaybedilen kas dokularının yanında pek de dikkate alınacak tutarda değildir...bunun yanısıra, o an için vücuda göre, uzun vadede enerji elde etmeye göre dizayn edilmiş yağ depolarını eriterek enerji elde etmek,kaslardan glikojen elde etmeye kıyasla nispeten daha uzun bir prosestir...vücut geliştirmede bu eğer böyle olmasaydı (yani kaslardan glikojen elde etme en son yol olsaydı), o vakit yağ eritmek çok kolaylaşırdı...diete girdiğimizde, mevcut glikojen depolarımızı tüketir ve sonrasında da yağ eritirdik, zamanla kaslarımızda da kayıp oluşmazdı...ve bu da oldukça hızlı olurdu...ancak pratiğe bakıldığında durum böyle değildir...vücut, yağları eritmekte her zaman nazlı davranmakta, onları "ilerde nolur nolmaz " mantığı ile saklamaya-tutmaya meyillenmektedir...glikojenesis,(kas kaybı) riski olduğu içindir ki, bugün birçok vücut geliştirmeci, yağ eritme dönemlerinde, kas kaybı yaşamamak için tüm tehlikelerine rağmen steroid kullanmaktadırlar....sık sık duyduğumuz "uzun süredir spor ve diet yapıyorum ama şu göbeğimi, baldırımı,basenimi vs vs eritemiyorum" sözlerinin arkasında yatan nedenlerden biri de yine glikojenesistir....geçenlerde okuduğum bir makalenin başlığı şu şekilde idi " Is more cardio keeping you fat? (daha fazla kardiyo sizi şişman(yağlı) mı tutuyor?) "...absürd gibi gözüken bu başlıkla anlatılmak istenen durumun sebeplerinden biri yine glikojenesis idi...sonuç olarak, kısaca özetlemek gerekirse, glikojenesis; çok nadir olan bir olay olmamakla ve sporla uğraşan herkesin sık olmasa da karşılaşabileceği bir durum olmakla birlikte, vücut geliştirmeyle uğraşanların başına daha sık gelebilecek bir gerçektir....
dikkatimizi çekmeye çalıştığınız esas konuyu anlıyorum ve bu da oldukça yararlı oluyor...görüşmek üzere...
saygılar,
ICU