piyasada kutu ürünlerin zararlı olmaları üzerine bir önyargı var.
süt ürünlerini (peynir, süt, yoğurt) işlemeden içmek, size yarardan çok zarar getirir. brusella bunların en yaygın olanıdır ve taze peynirden bulaşır. çiğ olarak aldığınız sütün size yarar getirmesi -en azından zarar vermemesi- için kaynatmanız gerekir, ki bu zararlılar yanında yararlılar da ölecek demektir.
UHT tekniğinde süt kaynatılmaz, bu çok yaygın bir yanlış bilgidir. çok hızlı bir şekilde yüksek bir sıcaklığıa çıkar ve yine çok hızlı bir şekilde düşük sıcaklığa iner. burda amaça yararlı bakterilerin sağ kalması ama zararlıların da ölmesidir ki bu başarılır. Ardında özel kutulara konur, kutuların içleri sütün uzun süre dayanıklı ve havasız kalmasını sağlayan malzemelerden üretilmiştir. bu yüzden adları "uzun ömürlü süt"tür.
Aynı önyargı maalesef yoğurt için de geçerli, dikkat ederseniz çocukluğumuzda (ya da yaşı benim gibi orta yaşa seviyesine gelmiş insanların çocukluğunda demeliyim) yoğurtları kendimiz mayalardık, ve en fazla ikinci günde yoğurtlar ekşirdi. e tam mayalanması için de uzun süre geçtiği için, ben küçükken tadı düzgün olan yoğurt yediğimi hatırlamam...bu mantıkla yola çıktığımızda şimdiki yoğurtlar ekşimiyor demek ki doğal değiller diyebiliriz, ama kazın ayağı öyle değil. bunu vatan gazetesindeki bir kadın yazar da yazı dizisi haline getirmişti, mutlu tönbekici'ydi galiba adı da, şu eski tuğçe bilmem ne adındaki kadın yazar...onu okumanızı salık veririm. birkaç yazıdan oluşuyor.