tabi kaynak belirtirim
Kalp, şeker, yüksek tansiyon gibi uzun süreli hastalığı olan insanlar vardır mutlaka çevrenizde. Onları dikkatle incelediğinizde benzer özelliklere sahip olduklarını görürsünüz. Sürekli ilaçlar kullanan, hayattan eskisi kadar zevk almayan, hastalığın vücutlarında yaratacakları zararları çaresizce bekleyen insanlar. Beslenme özellikleri de neredeyse aynıdır. Öncelikle yağ ve kırmızı et kesinlikle yasak. Yasakçı beslenme şartlanması adeta hayatlarının bir parçası olmuştur. Hatta yakınması olmayan insanlar bile daha az yağlı yeme gayretindedirler. Klasikleşen bilgilere göre yağlar, vücutta kolesterole dönüşür. Kolesterolde damarları tıkayarak kalp hastalığı ve felçlere neden olur. Ayrıca kırmızı etle birlikte kan basıncını arttırırlar. Kanser riskini arttırırlar. Bunun gibi diğer kimi hastalıkları kötüleştirdiği kabul edilir. Oysa son 10 yılın bilimsel verileri, klasikleşen bu beslenme biçimini tamamen yalanlıyor. Konuyla ilgili olarak yapılan ilk çalışmalar, epilepsi hastalarında yağların faydalı olduğunu gösterdi. Ketojenik diyet adı verilen beslenme yönteminde hastalara yüksek yağ içerikli, etli ve sebzeli besinler verilip şeker ve şeker içerik ölçeği yüksek olan besinler tamamen kesiliyor. Hastaların epilepsi nöbet sayı ve şiddetinde belirgin azalmalar olduğu görülüyor. Benzer beslenme yöntemi diğer beyin kaynaklı Parkinson Hastalığı, Alzheimer Hastalığı, otizm, depresyon ve beyin tümörlerine de uygulanıyor ve gene başarılı sonuçlar alınıyor5. Yüksek yağ içerikli beslenme yönteminin faydaları bunlarla kalmayıp çok daha şaşırtıcı sonuçlar elde ediliyor. Tip II diyabet (şeker) hastalığında, polikistik over sendromunda ve hatta yüksek kolesterol düzeyleri olan kişilerde bile faydalı olduğu görülüyor. Diğer bir değişle kan kolesterol düzeylerini yağlı yiyerek düzeltebiliyorsunuz. Yüksek yağ içerikli beslenme yöntemiyle ilgili sayılan bu veriler, Mart 2007 tarihinde Pediatrics dergisinde Johns Hopkins Medical Institutions’dan Dr. John M. Freeman ve arkadaşları tarafından yayınlanan son 10 yılın yapılmış çalışmalarının derlendiği makalede yer alıyor.(184) Bu makalenin yorum bölümünde şu sözcüklere yer veriliyor; Hayretle farketmekteyiz ki yüksek yağlı yiyeceklerin insanları şişmanlattığı ve kolesterol düzeylerini arttırdığı doğru değildir. Bu yayına ek olarak yapılan diğer yayınları gözden geçirmekte fayda olacaktır. Clinical kardiyology’de 2004 sonbahar döneminde yer alan bir çalışmada6; 24 hafta boyunca yüksek yağ ve et, düşük karbonhidratla beslenen; kan şekeri ve kolesterolü yüksek olan 83 şişman kişide 8.16.24. haftalarda yapılan kan tahlillerinde, kişilerin belirgin kilo verdikleri, iyi huylu kolesterolün arttığı (HDL), kötü huylu kolesterolün (LDL) azaldığı, trigliserid düzeylerinin azaldığı, üre ve kreatin değerlerinin değişmediği saptanmış. Kişilerde hiçbir yan etki ya da yakınma gözlenmemiş. Annals Of Internal Medicine’de 2004 tarihli yer alan bir çalışmaya7 120 kişi katılmış. Katılımcıların yarısına düşük yağ ve düşük şeker oranlı diyet, diğer yarısına yüksek yağ oranlı ve düşük şekerli diyet verilmiş. 24 hafta sonunda yüksek yağ oranlı diyet alanların iyi huylu kolesterol oranının daha fazla arttığı, trigliserid düzeylerinin daha çok düştüğü ve şişman olanların daha çok kilo verdikleri saptanmış. Bu yayın ve takip eden diğer yayınlar üzerine JAC Cardiology dergisinde8, yukarıda yer alan çalışmaya cevaben bir yazı yazıldı. Çalışmaların kısa süreli olduğu, kesinlik kazanmadığı gerekçesiyle gene düşük yağlı, düşük kalorili diyetlere devam edilmesi gerektiği belirtildi. 2006 tarihli bir başka yayında9 kolestrol yüksekliği olan ve olmayan, şişman 66 kişi 56 hafta süreli yüksek yağ ve protein, düşük şeker içerikli beslenmeleri sonunda kan kolesterol, trigliserid, şeker oranlarında istatiksel açıdan çok anlamlı düşmeler ve iyi huylu kolesterol oranlarında anlamlı
artışlar olduğu saptanmış. 2007 ağustos tarihli başka bir çalışmada10 süre daha uzun tutuldu; kan şekeri normal ve yüksek olan 64 şişman kişi 56 hafta boyunca et ve yağ oranı yüksek, şeker ve hamur işi oranı çok düşük gıdalarla beslenmiş. 8. 16. 24. 48. ve 56. haftalarda kan tahlilleri yapılmış. Bu süre içinde toplam kolesterol, trigliserid, kan şekeri ve kan üre oranlarında belirgin azalmalar gözlenmiş. İyi huylu kolesterol oranında artış saptanmış. Çalışmaya katılan hastaların kilo verdikleri gözlenmiş. 56 hafta süren çalışma döneminde şeker hastalığı olanların (diyabetus mellitus) bu beslenme biçiminden çok daha fazla fayda gördükleri saptanmış. Son yıllarda yapılan diğer bilimsel çalışmalar; yağ, et ve sebze ağırlıklı beslenen insanlarda beyin çalışma özelliklerinin düzeldiğini vurguluyor. Bu diyet ile; beyin enerji üretiminin arttığı11-15, beyin hücrelerinin protein fosforilazyonunu arttırarak daha düzenli çalıştığı16, beyinde insülin benzeri büyüme hormonunun artarak hücreleri koruduğu17, beyin hücrelerini koruyucu antioksidan özellikteki enzim olan glutatyon peroksidaz’ın etkinliğinin arttığı18,19 Alzheimer Hastalarında beyinde oluşan amiloid beta 40 ve 42 adı verilen maddeleri azalttığı gösterilmiş20. Bir çalışmada, diyetten sadece şeker çıkartıldığında kalp damarlarında belirgin düzelme (endotelyal ve vasküler fonksiyonlarda) olduğu gösterilirken21 benzer bir başka yayında yüksek kolesterollü diyet ile damarlarda oluşan bozulmanın, kolesterolün antiinflamatuvar etkisiyle düzeltilerek damar sertliğinin (atheroskleroz) önlendiği bildirilmiş22. Bu çalışmaların sonuçlarından da anlaşılacağı üzere,
güncel tıbbi uygulamaların henüz insanların hasta olma nedenlerini araştırıp ortadan kaldırmak yerine hastalıkların sonuçlarıyla uğraştığı görülüyor. Kolesterolün, şekerin, tansiyonun neden arttığına bakılmaksızın doğrudan düşürülme yoluna gidiliyor. Bu bilimsel veriler ışığında ortaya çıkan gerçek şu ki, diyetlerden şeker ve şeker içerik ölçeği yüksek olan besinleri çıkardığımızda insanlar daha sağlıklı oluyor. Et, yağ, sebze ve meyveler insan diyetinin aslını oluşturur ve şeker içerik ölçeği yüksek olan maddeler insan bünyesine zararlıdır. Kronik hastalığı olan ya da kilo vermek amacıyla diyetlerinden yağı kesen insanlar, vücudun temel yapı taşından mahrum olurlar. Beynin %65’ini oluşturan yağlar diyetten kesildiğinde depresyona meyil artar. Bu nedenle yağsız yiyen insanlar bitkin, yorgun ve isteksizdirler. Diyetten yağı kesmekle kan kolesterol düzeylerinin düşmediği görülmektedir. Çünkü kolesterol karaciğer tarafından yapılır. Hastalık durumunda vücudun yapı taşına yani kolesterole ihtiyacı vardır. Kolesterol artışının esas nedeni budur. Sorun kolesterol yüksekliği değil, kolestrol yüksekliğine neden olan allostaz mekanizmasıdır. Şeker içeriği yüksek olan besinler çocukluk döneminden itibaren alınmaya başlamasıyla beyin ön bölgesinde ortaya çıkan bağımlılık durumunu geliştirir. Bu nedenle stres, açlık gibi kimi durumlarda şeker alma ihtiyacı artar. Alınan her şekerli besin, allostaz durumunun daha da artmasını sağlayarak hastalıkların gelişmesi için uygun ortamı yaratır. Diğer taraftan; Doğal yetişen meyve, sebze ve besi hayvanların etleri ve ürünleri, kabuklu kuruyemişler, doğal bal; insan bünyesine (homestaz) uygun besin maddeleridir.
Kaynaklar
5. The Ketogenic Diet: One Decade Later John M. Freeman, MD, Eric H. Kossoff, MD and Adam L. Hartman, MD Pedıatrıcs Vol. 119 No. 3 March 2007, pp. 535-543 6. Long-term effects of a ketogenic diet in obese patients HM Dashti,et al Clinical Cardiology Autumn 2004, Volume 9 Issue 3: 200-205 7. A Low-Carbohydrate, Ketogenic Diet versus a Low-Fat Diet To Treat Obesity and Hyperlipidemia A Randomized, Controlled Trial. William S. Yancy, Jr., MD, et al AI.Medicine 18 May 2004 | Volume 140 Issue 10 | Pages 769-777 8.Low carbohydrate high protein diets. Is there a place for them in clinical cardiology? C. Tissa Kappagoda J Am Coll Cardiol, 2004; 43:725-730 9. Long Term Effects of Ketogenic Diet in Obese Subjects with High Cholesterol Level HM. Dashti et al Molecular and Cellular Biochemistry Volume 286, Numbers 1-2 / June, 2006 10. Beneficial effects of ketogenic diet in obese diabetic subjects.Dashti HM et al Mol Cell Biochem. 2007 Aug;302(1-2):249-56. 11. Diet-induced ketosis increases monocarboxylate transporter (MCT1) levels in rat brain Richard L. Leino et al Neurochemistry International Volume 38, Issue 6, May 2001, Pages 519-527 12. The ketogenic diet increases mitochondrial uncoupling protein levels and activity Patrick G. Sullivanannals of Neurology Volume 55, Issue 4 Pages 576 – 580 2004 13. A high-fat, ketogenic diet induces a unique metabolic state in mice Adam R. Kennedy et alam J Physiol Endocrinol Metab 292: E1724-E1739, 2007 14. The Ketogenic Diet: Stoking the Powerhouse of the Cell Jong M Rho et al Epilepsy Curr. 2007 March; 7(2): 58–60 15. Review, Ketogenic diet, brain glutamate metabolism and seizure control Marc Yudkoff Prostaglandins, Leukotrienes and Essential Fatty Acids Volume 70, Issue 3, March 2004, Pages 277-285 16. The American Society for Nutritional Sciences J. Nutr. 132:483-487, 2002Nutritional Neuroscience A Ketogenic Diet Increases Protein Phosphorylation in Brain Slices of Rats Denize R. Ziegler 17. Endocrinology Vol. 144, No. 6 2676-2682 2003 A Ketogenic Diet Increases Brain Insulin-Like Growth Factor Receptor and Glucose Transporter Gene Expression Clara M. Cheng et al 18. Denize R. Ziegler et al Ketogenic Diet Increases Glutathione Peroxidase Activity in Rat hippocampusneurochemical Research Volume 28, Number 12 / December, 2003 19. The Ketogenic Diet and Brain Metabolism of Amino Acids: Relationship to the Anticonvulsant Effect Marc Yudkoff et al Annual Review of Nutrition 20. A ketogenic diet reduces amyloid beta 40 and 42 in a mouse model of Alzheimer's disease Ingrid Van der Auwera et al Nutrition & Metabolism 2005, 2:28 Vol. 27: 415-430 (2007) 21. Restoration of coronary endothelial function in obese Zucker rats by a low-carbohydrate diet Marta Focardi et alam J Physiol Heart Circ Physiol 292: H2093-H2099, 2007 22. Q J Med 2003; 96: 927-934 High cholesterol may protect against infections and atherosclerosis U. Ravnskov
Mesajınız otomatık olarak birleştirilmiştir---------- mesajın eklendiği saat 22:45 ---------- ilk mesajın gönderildiği saat 22:37 ----------
Kolestrolle ilgili kaynak
Hücre zarı yapısını oluşturması ve hücre bütünlüğü* nü koruması nedeniyle bazı araştırmacılar kolestero*
lün antioksidan (koruyucu) etkisi olduğunu belirt* mişlerdir. Yağda eriyen vitaminlerin (A,D,E,K) kullanı* mı için kolesterol gereklidir. D vitamini yapılabilmesi için kolesterol olması gerekir. Başta kortizol, proges* teron, östrojen ve testosteron olmak üzere hormon* larının yapımı için gene kolesterol gerekir. Yapıtaşı olma özelliği nedeniyle vücudumuz içinde beliren yeni yapılarda kolesterolün bulunması yadırganmamalıdır. Haliyle kalp damarlarını tıkayan plak içinde kolesterolün yer alması doğal bir olaydır. Plak içinde yüksek oranda yer alan esas madde kalsiyumdur. Ayrıca temel kan elemanları olan makrofaj, eritrosit, alyuvar ve akyuvarlarda plak içinde yerini alırlar. Plak yapısı göz önüne alındığında eğer kolesterol yüksekliği kötü ise kalsiyum ve kan elemanları da aynı derecede kötü demektir. Kolesterol düzeylerinin normalden fazla olması plak boyutlarını arttırır, düşüncesi doğru olabilir. Önemli olan, kolesterol düzeylerini artıran nedenleri doğru olarak saptamak olmalıdır. Son 10 yıl içinde yüksek yağ içerikli beslenme yöntemleriyle yapılan bilimsel araştırmaların derlendiği(review) yayında, kolesterol düzeylerini arttırmak bir yana, tam tersi olarak kolesterol düzeylerini normale düşürdüğünü göstermektedir. Bu çarpıcı bilimsel yayın, Mart 2007 tarihinde Pediatrics dergisinde Johns Hopkins Medical Institutions’dan Dr. John M. Freeman ve arkadaşları tarafından yayınlanmıştı. Bu yayının son bölümünde şu görüşlere yer verilmektedir: Hayretle farketmekteyiz ki yüksek yağlı yiyeceklerin insanları şişmanlattığı ve kolesterol düzeylerini arttırdığı doğru değildir. Aynı yayında, yüksek yağ içerikli besinlerin arttırılması, rafine şeker ve unlu besinlerin çıkartılması ile oluşturulan doğal diyetle beslenen insanlarda; obezite, Alzheimer, Parkinson, epilepsi, şeker hastalığı, otizm, depresyon ve polikistik over sendromu hastalıklarında belirgin düzelmeler olduğu belirtilmiştir. Kolesterol içeriği yüksek olan yumurta, hayvani ve bitkisel yağlar gibi doğal besinlerin kolesterol düzeylerini arttırdığı kesinlikle doğru değildir. Kan kolesterol düzeyini arttıran esas besinler, rafine şekerden(sofra şekeri) ve beyaz undan hazırlanan ürünlerdir.
www.beyindoktoru.com/Beslenme.htm
Mesajınız otomatık olarak birleştirilmiştir---------- mesajın eklendiği saat 22:49 ---------- ilk mesajın gönderildiği saat 22:45 ----------
Pilav, ekmek ya da hamur işi gıdaların yendiği öğlen yemeği sonrası bastıran rehavetin nedeni, karbonhidratlı besinlerin insüline hızlı yanıt vermesi ile gelişen kan şekeri azlığıdır. Yakıtını yeterli alamayan beyin “rolanti” konumunda çalışır. Bu durumda kendisine fazla iş verilmesini istemez. Öğleden sonra dikkatinizi vermeniz gereken bir işiniz olduğunda durumunuz zor demektir. Hele birde beyin ön bölgesi (frontal) hassasiyeti olan biri iseniz işiniz gerçekten zor olacaktır. İnsan kişiliği beynin ön bölgesinin çalışma özellikleriyle belirlenir. Dikkati verme ve sürdürme, sabırlı olma, duygu ve düşünceleri anlatma ve anlama, karar verme, anlık hafıza, sağduyu gibi önemli kişilik ve davranış özellikleri burada belirlenir. Bir çalışma, toplumda her 4 kişiden birinde dikkat eksikliği olduğunu bildiriyor. (Hastalık düzeyinde bu oran %8-20) Beyin ön bölge hassasiyeti toplumda bu kadar yaygın iken birde yenilen bol karbonhidratlı yemekler bu kişilerde var olan hassasiyeti arttıracak
ve dikkat kaybı, karar vermede zorluk gibi yakınmalarla birlikte gelen başarısızlık sonucunda sinirlilik hali ortaya çıkacak, ilişkiler gerilecek ve gün, mutsuzluk ya da aşırı yorgunluk haliyle sonuçlanacaktır. Sorun, yenilen pilavda değil beyindedir. Anne- babadan gelen genetik özellikler, aile içi yetiştirilme tarzı, beslenme biçimi ve kafa darbeleri beynin ön bölgesinin gelişmesini etkileyen faktörlerdir. Ortalama 18 yaşa kadar gelişimini sürdürür. Bu nedenle 18 yaşından küçükler “delikanlı”dır. Bu nedenle reşit olma yaşı dünyada 18 olarak kabul görür. İyi gelişmiş ön beyin bölgesi mükemmel kişilikle kendini gösterir. Ancak kimse mükemmel değildir. Grinin tonları gibi. Renk ne kadar açık ise o kadar mükemmele yaklaşır. Bizleri birbirimizden ayıran özellikler aslında ton farklılıklarıdır. Yukarıda sayılan nedenler ton farkını belirler. İşte beynin ön bölgesine özel olan ton derecesi karbonhidratlı gıdalarla kararır. Simit ve çay ile geçiştirilen bir kahvaltı sonrası veriminiz peynir, yumurta, kepekli ekmek, salam, domates, biber, roka ve meyve ile yapılandan daha düşük olacaktır. Nedeni, susamın yağı, simitin hamuru ve çayın şekeri ile tonu kararacak beyin ön bölgesidir. Öğle yemeğinde yenecek sebze ve et ağırlıklı bir mönü öğleden sonrası için dikkatin sağlanması konusunda faydalı olacaktır. Henüz gelişimini tamamlamamış beynin ön bölgesini poğaça, börek, simit gibi karbonhidratlı gıdalarla besleyen okul kahvaltıları, çocukların ders performansı açısından mutlaka yeniden düzenlenmelidir. Gri tonun kararması her zaman kötü sonuçlar doğurmaz. Akşam yemeğinde yenilen tabak dolusu
mantı gece için rahat bir uyku sağlayacaktır. Burada
önemli olan kendi beyin özelliklerimizin farkında olmak ve bu özelliklere uygun öğün-besin dengesini sağlamaktır. Başarı ve mutluluk için bu dengenin kurulması gerekir. Herşeyin başı sağlık, sağlığın başı da beyindir.
www.beyindoktoru.com/beyin-ve-diyet.htm
Kaynaklari begenmiyorsaniz tersini ispat edebilirsiniz cep telefonundan yazmak gercekten zor yarin daha iyi kaynaklar ekleyecem
Sevdigim ve bilgi sahibi oldugum bir konu cunku
Mesajınız otomatık olarak birleştirilmiştir---------- mesajın eklendiği saat 22:56 ---------- ilk mesajın gönderildiği saat 22:49 ----------
bende sizden birsey isteyeyim yarina kadar cok sey degil.
Testesteron ve gh yi arttiran faktorleri yazabilirmisiniz
Mesajınız otomatık olarak birleştirilmiştir---------- mesajın eklendiği saat 23:24 ---------- ilk mesajın gönderildiği saat 22:56 ----------
buyume hormonu hakkinda
www.bodyforumtr.com/vbforum/growth-hormon-t4063.html
Kan şekerinin düşük olması ve devamlı düşük
derecede tutulması.
karbonhidrat agirlikli beslenme ile bunu nasil saglamayi dusunuyorsunuz ?
Ayni sey testesteron icinde gecerli
Kan şekerinin düşük olması ve devamlı düşük
derecede tutulması.
Testesteron glukogan growth adrenalin gibi yag yakmaya ve vucudu kaslanmaya iten yaslilik karsiti hormonlar dusuk kan sekerinde artiyolarken yuksek yag ve hayvansal protein ile bir diyet ve spor programi izleyen kisi sizden daha az calisarak hem saglikli hemde hormanel olarak daha iyi gelisir.
Yasin 20 olsun herhalde bu yasta biz 40 50 li yaslarda viagra pesinde dolanan erkeklerden bahsediyoruz
Cunku yaslandikca insan vucudu daha fazla steroid kullanmak zorundadir ozellikle cinsel faaliyetler icin steroidler de kolestrol sayesinde calisir son zamanlarin modasi iktidarsizlik karbonhidratlardan bol yag ve kolestrolden kit beslenme yuzunden diger yuzlerce hastalik gibi