bu iki diyet arasından düşük karbonhidratlı bir diyetin daha üstün olduğunu düşünmekle beraber şunları eklemek isterim:
*her şeyin aşırısı zarar, bana kalırsa doğru harmanlanmış bir karbonhidrat-yağ alımı iki diyeti de ezer geçer (uygun bir protein miktarı ile elbette)
*vejetaryen olmak kolay iş değil. özellikle eti tamamen kesmek zaman sıkıntısı çeken (iş okul vb.) amatör sporcuların günlük gerekli protein ihtiyaçlarını karşılayamamalarına sebep olabilir
*vejetaryeniz diye yumurtaya abanmak karaciğer, kolestrol vb sıkıntıları doğurabilir
*vejetaryenlik özellikle bilinçsiz bir şekilde yapılmaya çok açık olduğu için yukarıdaki sıkıntılar geçerlidir. eğer bu sporda belirli bir yere, bilgi düzeyine geldiyseniz kolaylıkla vejetaryen olabilirsiniz (örn: danny, ercan gürgöze)
*bir eleştiri de düşük karbo diyete. günde 180 gr protein, 110 gr yağ, 30 gr karbonhidrat almak günümüz şartları içerisinde hiç elverişli değil. örneğin öğlen yemeği tablot olan birisinin yemeği %80 ihtimal karbonhidratça zengin olacaktır, bu da düşük karbo diyeti uygulamayı zorlaştıracaktır.
*düşük karbo diyetin bir kötü yanı da tat almayı azaltmasıdır. yani biz de insanız, yeri gelecek sütlaç yiyeceğiz, yeri gelecek balıktan sonra helva yiyeceğiz, olmadı bir tulumba, baklava, profiterol, halka, künefe, kadayıf, irmik helvası, tahin pekmez. bunlar hayatın güzellikleri. aynı şekilde düşük karbo diyeti yapan bir kişi ekmek arası kokoreç, döner vb. şeyleri yiyemeyecektir. pilav ve makarna olmayacaktır. bizler gibi kuru fasulye pilav yapamayacaklardır mesela. ya da bol soslu spaghetti yemeyeceklerdir. bu gerçekten disiplin isteyen bir şey ve bu yüzden amatör sporcular seviyesinde uygulanması kolay değil
kıssadan hisse: hem karbonhidratın hem yağların zamanlamasını ve oranını doğru tutturan bir sporcu, ille de yağ ya da ille de karbonhidrat diyeni rahatlıkla geçecektir. bana kalırsa bu iki diyet tarzı da belirli ölçüde zayıflığa sahiptir ve birbirlerine karşı bariz bir üstünlüğe sahip değildir.