Hayvansal Ağırlıklı ve Bitkisel Ağırlıklı Beslenme Üzerine Görüşler

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan heldic
  • Başlangıç Tarihi Başlangıç Tarihi
elmalar ,armutlar iyice karışmış ?!...)))

bazı noktalar:

** bizim babalarımız ,dedelerimiz " eskimo ,ya da pigme "değil...kendileri , "tahıl ,sebze vb" ağırlıklı bir beslenme kültürüne girmeyi tercih etmişlre ve devam...( konu tabi ki endüstriyel şeker,gıda endüstrisi değil...konuya ,sadece "bitkisel -hayvansal "yönünden bakılması ...yoksa , "günde 2 sanayi tipi 2 çikolata , cips vb" söz konusu değil...bu olayı saptırır...tabi ki , bir eskimoyu , alıp "çikolata, sebze "ile beslerseniz sağlığı bozulur ...bu biraz bir tavşanı alıp ,kıyma ile beslemeye , veya bir aslanı alıp "ekmekle "beslemeye benzer...veya , obez amerikalılar ile mukayese...( amerikalılar belki de dünya da "beslenme ,sağlık "konularında en son baz alınacak kişiler...( ayrıca, günde yaşamak için 18 saat çaba gösteren "ekimo, pigme " vb ile kıçını masadan ayırmayan batılıların günlük 2 saatlik eforlarını mukayese etmek ne derece doğru?...çalıştır bakalım "batılıyı " günde 14-15 saat eskimo ,pigme gibi ,bakalım kolestrolü kaça düşecek?!...))

**ayrıca, bu natürel ortamda hayvansal beslenen " pigme, eskimo vb" nin hayat ortalaması (hastalıklar vb" hariç acaba merak edip inceleyen var oldu mu?!...pigmeler zaten, çok hızlı gelişim gösterdiklerinden 25 -28 yaşlarda mefta , eskimolar 50 yi geçmez...diğerleri de keza öyle...bu ulusların hiçbiri, beslenme alanında yeterli katkıyı sağlayamayan insan toplulukları...zaten, sağlayabilseler di " gelişmeleri" son derece farklı olur

**uzun yaşayan topluluklar "okinawa vb" gibi yaşamlarını " sebze, tahıl ve balık " yönünde geliştiren topluluklar...ayrıca, kafkas ulusları da ...ancak, bunlarda radikal farklılıklar mevcut, boy boy farklılıklar radikal boyutta...


**endüstriyel tipte gıda tüketmek ayrı bir konu...konumuz , " bitkisel -hayvansal" ...bu bağlamda özen gösterilmesi gerekir...)

(not: insanlar 5 milyon yıldır et yemiyor ...atamız sayılan lucy (3-3.5 milyon yıl öncesi) otçul ve meyvacıydı...et olayı ,leş yemeye başlamak çoook sonraları...)
 
Son düzenleme:
** bizim babalarımız ,dedelerimiz " eskimo ,ya da pigme "değil...kendileri , "tahıl ,sebze vb" ağırlıklı bir beslenme kültürüne girmeyi tercih etmişler

bizim atalarımız dedikleriniz son 1000 sene öncesi osmanlı kültürüne bakarsanız et agırlıklıdır özellikle kuzu eti ve göktürk dönemine gidersek atları bile yedigimizi görürsünüz orta asyada hala yenmektedir ve kımız yogurt ve kefir gibi yiyecekler bizlerin eseridir. Buda gösteriyor ki hayvansal olarak beslenmekteyiz pastırma da bizlerin eseri olsa gerek tabi son yüz yıl daki tarım devrimi ve tahılların ucuz olması sonucu insanoglu tahıllara yöneldi ve hastalıklar bas gösterdi insanın kendine yaptıgı en büyük kötülük tahıl devrimidir neden mi ?

Hububatlar icin de 2 kere okuyun asagı kısmı


Fitik Asit: Tahıllardaki fosfor deposudur. Kulağa iyi birşeymiş gibi gelse de, malesef değil, çünkü fitat çinko, magnezyum, kalsiyum ve demir gibi minerallere bağlanır. Geviş getirmeyen canlılarda fitaz, yani fitatı sindiren enzim bulunmadığından fitat içeren besinleri çok miktarda tüketmek mineral eksikliği ile sonuçlanır. Bu mineral eksikliği de diş çürüğü gibi sorunlara yol açar.
Enzim inhibitörleri: Tahıl dediğimiz belli nemde ve besleyici ortamda büyüyen tohumlardır aslında. Bu tohumların uygun olmayan koşullarda filizlenmeye başlamasını ise enzim inhibitörleri önler. E, peki bundan bize ne? Şöyle ki, bunların bir kısmı aynı zamanda biz insanların da tahılları sindirebilme yeteneğini de engeller. Hele ki beslenmeniz tahıllar üzerine kuruluysa bu tam facia bir durumdur.
Lektinler: Teknik olarak hemen her gıdada var ama en çok da tahıl ve bakliyatlarda. Doğanın kendi tarım ilacıdır bir nevi ki minicik tahıl tanecikleri korunmuş olsun. Bağırsak duvarını delip, bağışıklık sistemini bozup, leptin direncine yol açabilmektedirler.
Gluten: Hepimiz duyduk artık adını. Buğday, çavdar ve arpa en çok bulunduğu tahıllar. Bir çeşit proteindir. Toplumun %1′ini oluşturan çölyak hastaları bu proteini sindiremiyor ama sorun şudur ki, çölyak hastası olmasa bile toplumun büyük kısmı da gluten hassasiyeti göstermekte. Bu da fitik asit gibi, diğer birçok vitaminin ve mineralin sindirimine ket vurmakta.


Okinawa mutfagı bizim dedigimiz gibi

et yag meyve ve sebze agırlıklı et olarak balık eti denizden cıkan tum böcekimsi canlıları yiyolar kalamar sübye ahtopot gibi yumusacakcalar cok faydalı olan kolestrol deposu

http://kelebek.hurriyet.com.tr/magazin/4419733.asp

okinawalıların mutfagını merak eden yukarda okuyabilir

eskimo pigme gibi topluluklardan pigmelerin yasam beklentileri cok düsük fakat bu sadece bir dolambac ve kandırma insanları neden derseniz

Siz dahil herkes pigmelerin avcı toplayıcı oldugunu ve vahsi kedi dahil tüm hayvanları avlayıp yediklerini iyi biliyor ve avlanırken av olmakta var yada ucurumdan düsmek v.s tas devri zamanında insanların oldugu gibi

kolestrol ve calısma konusuna girersek

bilmeniz gerekir ki dısardan yenen yiyecekler kolestrolu yuzde 10 kadar etkiler yani yuzde 10 yukseltir ve damarları kolestrol yuzde 3 4 oranında maximum tıkarken hucre artıkları kalsiyum v.s yuzde 96 97 tıkar ki bunların basını en cok yuzde 50 ile kalsiyum yuzde 40 ile hucre artıkları ceker

nedir bu kalsiyum ve hucre artıklarının damarlarda birikmesini saglayan seyler karbonhidratlar aycicek mısırözü gibi sıvı yag ve margarinler gelirsiniz yuzde 3 4 e kafayı takarken geri kalanı ile ugrasırsınız cünkü insanları hasta edip ilac satmak isinize gelir iste Turkiye nin saglık ve beslenme sistemi

Kolestrol konusunda karacigerinde insanların sorun olabilir o zaman dısardan alınan kolestrolu düsürmeye degil karacigeri tedavi etmeye calısmalıyız

nedir karacigeri yoran meyve ve diger karbonhidratlar ve alkol enginar gibi yesil yapraklı besinler verilerek karacigerler dinlendirilebilir

karbonhidrat yedikce insulin salgılanıp vucud yag depolamaya yönelecek ve ic organlar dahil insanlar yaglanacaklardır.


(not: insanlar 5 milyon yıldır et yemiyor ...atamız sayılan lucy (3-3.5 milyon yıl öncesi) otçul ve meyvacıydı...et olayı ,leş yemeye başlamak çoook sonraları...)


insan oglu tas devrinden beri et yemektedir köyler su kaynaklarının yanına yapılmıstır devamlı balık yumurta et v.s avlanmak icin eger insan oglu karbonhidrat agırlıklı beslenseydi su anda insan diye birsey olmazdı son yuz yılda insan beyni ufalmaya baslamıs ve karbonhidratlar yüzünden günden güne ufalıp koyun sürüsü gibi bir toplum oldu ve olmaya devam edecektir
 
Özür diliyorum bir konuda politikaya girmeyi sevmem fakat;

Eskimoların yaşamları ortalama 27,5 yıldır. Çünkü genellikle et ve yağlı besinler tüketirler. Aynı şeyi Kırgızlar için de söylemek mümkündür. Nadiren 40 yaşını geçerler. Bunun yanında etle beslenmeyen Otomi kabileleri (Mexico yerlileri), Amerika yerlileri, Pakistan’daki Hunzalar üzerinde yapılan araştırmalar sonucunda bunların uzun yaşadıkları ve sağlıklı oldukları belgelenmiştir. Dünya sağlık istatistikleri, en çok et tüketen toplumların en yüksek kalp-damar hastalıkları ve kanser hastalıkları oranına sahip olduklarını gösterirken, bunun yanında vejetaryenlerde ise hastalık oranının çok düşük olduğunu açıklamıştır.



Bu kısma dikkat: Hiç kimseye neden hayvansal neden bitkisel besleniyorsun denilmesinden öte kaliteli ve dengeli bitkisel beslenme hayvansal ağırlıklı beslenmeden her ne koşulda olursa olsun daha sağlıklıdır..

Sabah akşam hayvansal nasıl beslenelir mideniz çok mu rahat olacak?
bulgur,brokoli,karnıbahar,kuru,baklagiller :))
 
bulgur,kuru,baklagiller
zararlarına bir daha gem vuralım

Fitik Asit: Tahıllardaki fosfor deposudur. Kulağa iyi birşeymiş gibi gelse de, malesef değil, çünkü fitat çinko, magnezyum, kalsiyum ve demir gibi minerallere bağlanır. Geviş getirmeyen canlılarda fitaz, yani fitatı sindiren enzim bulunmadığından fitat içeren besinleri çok miktarda tüketmek mineral eksikliği ile sonuçlanır. Bu mineral eksikliği de diş çürüğü gibi sorunlara yol açar.
Enzim inhibitörleri: Tahıl dediğimiz belli nemde ve besleyici ortamda büyüyen tohumlardır aslında. Bu tohumların uygun olmayan koşullarda filizlenmeye başlamasını ise enzim inhibitörleri önler. E, peki bundan bize ne? Şöyle ki, bunların bir kısmı aynı zamanda biz insanların da tahılları sindirebilme yeteneğini de engeller. Hele ki beslenmeniz tahıllar üzerine kuruluysa bu tam facia bir durumdur.
Lektinler: Teknik olarak hemen her gıdada var ama en çok da tahıl ve bakliyatlarda. Doğanın kendi tarım ilacıdır bir nevi ki minicik tahıl tanecikleri korunmuş olsun. Bağırsak duvarını delip, bağışıklık sistemini bozup, leptin direncine yol açabilmektedirler.
Gluten: Hepimiz duyduk artık adını. Buğday, çavdar ve arpa en çok bulunduğu tahıllar. Bir çeşit proteindir. Toplumun %1′ini oluşturan çölyak hastaları bu proteini sindiremiyor ama sorun şudur ki, çölyak hastası olmasa bile toplumun büyük kısmı da gluten hassasiyeti göstermekte. Bu da fitik asit gibi, diğer birçok vitaminin ve mineralin sindirimine ket vurmakta.

Nüfus artış oranı: %0,6 ,Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 67.7 yıl,erkeklerde: 63.8 yıl
kadınlarda: 71.8 yıl (2010 verileri) Ulus: Kırgız


Ne yazıkki eskimolar hakkında bilgileriniz tamamıyla yanlıs okudugunuz kaynaklar külliyen yalan yada böyle olmasına inanıyorsunuz :)

Kanada’da yaşayan Eskimolar ise kendilerini insan anlamına gelen “İnuit” olarak adlandırmaktadırlar. Yaklaşık
beş bin yıl önce Bering Boğazı’nı geçerek Sibirya’dan göç eden Eskimolar, Alaska ve Kanada’nın kuzeyindeki
takımadalarda ve Groenland’ın Arktik Okyanusu kıyılarında yaklaşık 9000 kilometrelik bir kıyı şeridi üzerinde
küçük topluluklar halinde yaşamaktadırlar. Bugün dünyada 100.000-150.000 Eskimo bulunmaktadır.

Eskimoların, balina avcısı beyazlarla ilk temasları 1800’lü yıllara doğrudur. 1800-1900 yılları arasında pek çok
topluluk beyazların taşıdıkları suçiçeği, kızamık, boğmaca gibi bulaşıcı hastalıklardan önemli düzeyde etki-
lenmiştir. Eskimoların başta Danimarka ve Kanada olmak üzere gelişmiş ülkelerle teması sonucu geleneksel
yaşamları değişmektedir. Karbonhidrattan zengin ve hazır gıdaların tüketilmeye başlanmasıyla daha önce na-
diren rastlanan şişmanlık, kalp-damar hastalıkları, şeker hastalığı ve diş çürüklerine daha sık rastlanmaktadır.


Sosyal değişim içindeki geleneksel topluluklarda artan bu hastalıklar “modernizasyona bağlı hastalıklar” ya
da “Batının hastalıkları” olarak isimlendirilmektedir. Batı toplumlarında daha sık görülen akciğer, meme, ko-
lon kanserleri de Eskimolar arasında artmaktadır. Eskimolarda deri altı yağ tabakası kalın, bazal metabolizma
yüksektir, ancak Batı tipi beslenmeyle diyetlerine daha az protein ve daha fazla hazır gıda girdikçe, bazal me-
tabolizma hızları düşmektedir.


Bazı çalışmalarda, Arktik Quebec Bölgesinde yaşayan ve deniz ürünleri tüketmekte olan Eskimoların, deniz
hayvanlarının yağlı dokularında biriken pestisidlere (organoklorin bileşiklere) maruz kaldıkları bildirilmekte-
dir. Eskimoların değişen yaşam koşulları, geçim zorlukları nedeniyle yer değiştirmelerine neden olmuş, aile
birliklerini bozmuş, kimlik sorunları ve ruhsal sorunların artmasına neden olmuştur. Eskimolar arasında kaza,
intihar, şiddet, sigara, alkol ve madde bağımlılığı sıklıkları artmaktadır.
( size birseyler hatırlattımı )

Eskimoların modern toplumlar ile ilişkisinin olumlu yansımaları olarak bazı enfeksiyon hastalıklarının, bebek
ölümlerinin azalması ve beklenen yaşam süresinin artmasına rağmen Eskimoların sağlık düzeyi, yaşadıkları
ülkelerde bulunan diğer toplulukların gerisindedir. Eskimoların sağlık düzeyi ile ilgili bu veriler, sağlık riskleri-
nin azaltılması, kronik hastalıkların kontrolü ve sağlığın geliştirilmesi için müdahalelere gereksinim olduğunu
göstermektedir. Bu müdahaleler kültüre uyumlu ve sosyal konuları da ele alarak çok boyutlu olarak planlan-
malıdır.

ESKİMOLARDA KÜLTÜR VE SAĞLIK: BATI DÜNYASI İLE ETKİLEŞİMİN SAĞLIĞA
YANSIMALARI

Özge Karadağ Çaman
MD, Hacettepe University Medical Faculty, Dept. of Public Health, [email protected]
 
Son düzenleme:
verdiğin bilgilerden ötürü teşekkür ediyorum..

yaşanan ortamın çevre şartları başka şeylerle de alakası olabilir fakat ben daha derine girmek istemiyorum :))
 
derine degilde yazdiklariniz yanlis ve kaynak belirtmelisiniz otobur beslenen toplumlar kim nasil daha cok yasiyolar v.s

Beyaz adam yiyecekleri ile tanismayan eskimolarda hastaliklar yokken tanisanlarda kalp damar tansiyon seker obozite gozukuyorsa karbonhidratlar metobolizmayi yavaslatiyolarsa bu bozuk beslenme sistemine nasil saglikli diyebilecegiz ki
 
Clinical kardiyology’de 2004 sonbahar döneminde yer alan bir çalışmada1; 24 hafta boyunca yüksek yağ ve et, düşük karbonhidratla beslenen; kan şekeri ve kolesterolü yüksek olan 83 şişman kişide 8.16.24. haftalarda yapılan kan tahlillerinde, kişilerin belirgin kilo verdikleri, iyi huylu kolesterolün arttığı (HDL), kötü huylu kolesterolün (LDL) azaldığı, trigliserid düzeylerinin azaldığı, üre ve kreatin değerlerinin değişmediği saptanmış. Kişilerde hiçbir yan etki ya da yakınma gözlenmemiş.
Annals Of Internal Medicine’de 2004 tarihli yer alan bir çalışmaya2 120 kişi katılmış. Katılımcıların yarısına düşük yağ ve düşük şeker oranlı diyet, diğer yarısına yüksek yağ oranlı ve düşük şekerli diyet verilmiş. 24 hafta sonunda yüksek yağ oranlı diyet alanların iyi huylu kolesterol oranının daha fazla arttığı, trigliserid düzeylerinin daha çok düştüğü ve şişman olanların daha çok kilo verdikleri saptanmış.


2006 tarihli bir başka yayında4 kolestrol yüksekliği olan ve olmayan, şişman 66 kişi 56 hafta süreli yüksek yağ ve protein, düşük şeker içerikli beslenmeleri sonunda kan kolesterol, trigliserid, şeker oranlarında istatiksel açıdan çok anlamlı düşmeler ve iyi huylu kolesterol oranlarında anlamlı artışlar olduğu saptanmış.
2007 ağustos tarihli başka bir çalışmada5 süre daha uzun tutuldu; kan şekeri normal ve yüksek olan 64 şişman kişi 56 hafta boyunca et ve yağ oranı yüksek, şeker ve hamur işi oranı çok düşük gıdalarla beslenmiş. 8. 16. 24. 48. ve 56. haftalarda kan tahlilleri yapılmış. Bu süre içinde toplam kolesterol, trigliserid, kan şekeri ve kan üre oranlarında belirgin azalmalar gözlenmiş. İyi huylu kolesterol oranında artış saptanmış. Çalışmaya katılan hastaların kilo verdikleri gözlenmiş. 56 hafta süren çalışma döneminde şeker hastalığı olanların (diyabetus mellitus) bu beslenme biçiminden çok daha fazla fayda gördükleri saptanmış.
Bu çalışmayı destekleyen başka yayınlar da yayınlandı. Ancak kardiyoloji cephesinden henüz yanıt gelmedi.
2007 yılı Mart ayında Pediatrics dergisinde yayımlanan bir gözden geçirme (review article) yazısında6, kolesterol düşürücü ilaçların dünya lideri Pfizer firması sponsorluğunda araştırmalarını sürdüren Dr Hartman, bakın neler yazıyor: “Son 10 yılın bilimsel çalışmaları, yüksek yağ içerikli beslenme şeklinin insanları şişmanlattığı ve kan yağ düzeylerini arttırdığı görüşünün yalan olduğunu ortaya çıkarmıştır.” Aynı yazıda yüksek yağ içeriğiyle beslenen Parkinson, Alzheimer, beyin tümörü, narcolepsi (bir çeşit uyku hastalığı), otizm, depresyon, diyabet, hiperkolesterolemi (kolesterol yüksekliği) ve polikistik over sendromu (kadınlarda yumurtalık kisti) hastalarında faydalı olduğu gözlenmiştir yorumunu yapıyor.





Kaynaklar:
1. Long-term effects of a ketogenic diet in obese patients HM Dashti,et al Clinical Cardiology Autumn 2004, Volume 9 Issue 3: 200-205
2. A Low-Carbohydrate, Ketogenic Diet versus a Low-Fat Diet To Treat Obesity and Hyperlipidemia A Randomized, Controlled Trial. William S. Yancy, Jr., MD, et al AI.Medicine 18 May 2004 | Volume 140 Issue 10 | Pages 769-777
3. Low carbohydrate high protein diets. Is there a place for them in clinical cardiology? C. Tissa Kappagoda J Am Coll Cardiol, 2004; 43:725-730
4. Long Term Effects of Ketogenic Diet in Obese Subjects with High Cholesterol Level HM. Dashti et al Molecular and Cellular Biochemistry Volume 286, Numbers 1-2 / June, 2006
5. Beneficial effects of ketogenic diet in obese diabetic subjects.Dashti HM Mol Cell Biochem. 2007 Aug;302(1-2): 249-56.
6. Pedıatrıcs Vol. 119 No. 3 March 2007, pp. 535-543
 
öncelike merhaba yazıların çoğuna bakamadığım için değindiğim noktalar daha önce gündeme getirildiyse özür diliyorum.
''Dosis facit venenum'' zehiri zehir yapan dozajıdır
Bir şey yaparken hep avantj ve dezavantajını tartarız avantajını fazla bulursak yaparız değil mi ?
Mühim olan yediklerinizin zararını vücudunuzun ne kadar tolere edebildiğidir. (hayatta herşeyde bu sistem geçerlidir )
20 sene evvel yağlara canavar diyenler bugün yanılmışız karbonhidratlar canavarmış diye karşımıza çıkıyor.
Ben hayvansal beslenme ağırlıklı diyeti uyguladım ama çok ta iyi sonuç alamadım (0 kan grubuna dahil olmama rağmen) .Ben karbonhidrat tüketmeyi seviyorum ( tabi rafine un ve şeker tüketiminden bahsetmiyorum tam değerli karbonhidrat tüketiminden bahsediyorum). Protein ve yağ ağarıklı beslenmek bende çok ciddi halsizlik yapıyor hayvansal ağarlıklı diyetini bıraktığımda tüy gibi hafiflemiş hissettim kendimi.Kaldıki böyle diyetleri uygulamaya çalışmanın insanda yarattığı stress
in zararı karbonhidratlardan çok daha fazla oluyor (şahsen benim için öyle )
İşin birde diğer tarafı herkese Hayvansal beslenmeyi ahmet aydın gibi bilim adamlarımızda önermiyor zaten bu konu sizin genetik yatkınlığınızla ilgilidir. Eğer siz karbonhidrat toleransı yüksek bir bireye et ve yağ ağarlıklı bir diyet verirseniz esas bu pek çok sağlık sorununa yol açabilir.

Ki açıkçası şu ana kadar yazdığım bizim forumda çevirdiğimiz işin ideal kısmıyla ilgili olması gereken düşüncelerimiz haydi birde gerçek dünyaya dönelim

- Bitkisel hayvansal fark etmez ne kadar sağlıklı ortamlarda yetiştirilmiş besin maddesine ulaşabiliyoruz ? (hele büyük şehirlerde doğal ortamda yetiştirilmiş hayvan etine ne kadar ulaşma şansınız var ulaşabiliyorsanız ne mutlu size ya da organik yetiştirilmiş sebze ve meyvelere ulaşabiliyoruz ) Esas sıkıntımızlarımızdan birisi bu

-Diğeri ise rafinerizasyon aşırı derecede fazla rafine un ve şeker tüketilmesi

-Tabiki fast food beslenme ( evinde adam akıllı yemek pişirip yiyen hele hele yeni nesilden kaç kişi var ? )

Uzatıyorum biliyorum ama birde hastalanmada eti yada sebze meyve tahılı diğerine göre biraz daha fazla tüketmenin sağlık üzerindeki gerçek etkisi üzerine düşünelim.

http://www.******. com/2011/08/en-iyi-fitness-programi-en-ideal-fitness-formulu.html
Frank Forencich'in bu makalesini bir göz atarsanız insan sağlığı üzerinde ne kadar çok değişken olduğunu görürsünüz ki bunların büyük çoğunluğu bizim elimizde olmayan faktörler
Bütün bu faktörler arasında sizce eti ya da sebzeyi ya da tahılı diğerlerine oranla biraz fazla yemek ne kadar büyük bir fark yaratacaktır (tabiki elimizden geldiğince düzgün beslenmeliyiz bu demek değildir koyver gitsin )
 
karbonhidrat agirlikli beslenme insulini yukseltiyor yaglar hic yukseltmiyor proteinler biraz yukseltiyor

Kan sekerindeki bu oynamalar insanlari hasta ediyor

Yazinin özü aslinda bu

insulin yukseldikce hastaliklar artiyor dogalligi etdeki amino asit zincirini b12 ve digerlerini goz önüne almasak bile sadece insulin olayi ile bakarsak da etler ve yag karbonhidratlara gore insulini tetiklemezler
 
tamamda zaten şunu diyorum insülinin aşırı salgılanması sıkıntı, insülinin salgılanması değil . Yeri geldiğinde kolestrol insan vücudunun ürettiği birşeydir nasıl zararlı birşeymiş diye denip çıkılıyor ama insüline gelinde iş insülin canavar oluyor , insülinde insan vücudunun bir hormonu ihtiyaç duyuyorki salgınayor. Sıkıntı karbonhidrat tüketimi değil rafine karbonhidratların aşırı tüketimi sonucunda insülin duyarlılığının azalmasıdır. İnsanlar çok hızlı birşeye karşı cepe alabiliyorlar bir zamanlar yağlara canavar dendi uzak durun dendi şimdi aynısı yağlara deniyor . İnsan sağlığı üzerinde okadar çok etken varken sadece bir etkenin üzerine bu kadar odaklanınca büyük resim kaçıyor. Olaylar olduğundan daha fazla büyütülüyor.
 
tamamda zaten şunu diyorum insülinin aşırı salgılanması sıkıntı, insülinin salgılanması değil . Yeri geldiğinde kolestrol insan vücudunun ürettiği birşeydir nasıl zararlı birşeymiş diye denip çıkılıyor ama insüline gelinde iş insülin canavar oluyor , insülinde insan vücudunun bir hormonu ihtiyaç duyuyorki salgınayor. Sıkıntı karbonhidrat tüketimi değil rafine karbonhidratların aşırı tüketimi sonucunda insülin duyarlılığının azalmasıdır. İnsanlar çok hızlı birşeye karşı cepe alabiliyorlar bir zamanlar yağlara canavar dendi uzak durun dendi şimdi aynısı yağlara deniyor . İnsan sağlığı üzerinde okadar çok etken varken sadece bir etkenin üzerine bu kadar odaklanınca büyük resim kaçıyor. Olaylar olduğundan daha fazla büyütülüyor.

insan vucudu et yag sebze meyve yemeye dayalı olarak yaratılmıs tarım devrimi 2 milyarlık insan tarihinde cok yeni

bu yüzden bugday yulaf makarna princ gibi tarıma dayanan yiyecekler zarar veriyor ama ucuz ve morfin etkisi var

toplumlar o yuzden daha kolay uyutulabiliyor kuzu gibi bir toplum icin tabiki insanlar tahıl ile beslenmeli ilerde hasta olunsada sorun yok ilac satarız mantıgı isliyor.

sebze yag ve et iceren bir ogun gecirsek kan sekerimiz ekmek ve yagsız yenilen ete göre daha yavas yukselcegi icin insan daha cok tok kalır daha az insulin salgılanır ve kan sekeri dalgalanması olmaz.
 
ya arkadaşım demek istediğini anlıyorum ama bende durumu abarttığını söylüyorum insan sağlığı üzerinde bir dünya etmen var bir insan düşün sebze meyve etle besleniyor tam taş devri diyeti gibi diyetlere göre ama adam sabaha karşı 3 te yatıyor, bütün gün masabaşında çalışıyor haraket etmiyor doğru düzgün, adamın 1. derece yakınlarında diabet vs gibi hastalıklar var bu adamın çok stressli bir hayatı var. Sosyal ilişkileri kötü insanlarla çok fazla iletişim kurmuyor yaşadığı şehirin havası fabrika dumanlarıyla zehirlenmiş. Annesi hamileliği sırasında içki sigara kullanmış çok stressli bir hamilelik dönemi yaşamış.yeterince anne sütü emmemiş.
Şimdi bu adamın taş devri diyetini harfiyen uygulayarak sağlıklı kalabileceğini idda edebilirmisiniz ?

Bu kadar etmen arasından yanlızca tahıl tüketimini gözünüze kestirip (bakın rafine karbonhidrat demiyorum ) işte dünyadaki hastalıkların sıkıntılarımızın en büyük sebebi günde tükettiğimiz 5-6 dilim ekmek ya da kepekli makarnadır. Diyorsanız birşey demiyorum
 
dediginiz gibi kötü yasam sartlarina maruz kalmis olan kisiler tas devri diyeti ile sagliklarina kavusabilirler

Cunku antioksidan ve omega 3 den zengin tabi bu benim görüsum
 
sağığına faydası olabilir mi ? olabilir belki olmaz demiyorum. Ancak bu kişinin daha erken yatmasını sağlamak günlük hayatına egzersiz ilave etmek sosyalleşmesini sağlamak taş devri diyetinden çok daha fazla fayda sağlar diyorum ben. Dediğim gibi bu kadar etkeni görmezden gelerek herşeyi karbonhidrat tüketimine bağlamak ve bu bağlamda çözüm yoluna gitmek hiçte sağlıklı bir bakış açısı olmaz
 
soyle dusunun

karbonhidratlar enerji saglar yaglarda enerji saglar

Karbonhidratlar mazot ise yaglar ucak benzinidir

Zaten vucudumuza yagi enerji kaynagi olarak kabul ettirdikten sonra enerji degisimimiz tamamlaninca insani baglasan durmaz :)

Dediginiz gibi spor v.s hepsi cok önemli seylerdir fakat vucudu alisik oldugu sekilde beslemezsek bunlarin hepsi bosa gider

Insan vucudu et yag meyve ve sebze yemeye alisik 2 milyar yildir insan var ve tarim devrimi cok yeni tahillarla tanismasi cok yeni savunulacak bir tarafi yok zaten tahillarin sadece ucuz bir enerji kaynagi insanda morfin etkisi yapip uyusturabiliyor ve rahatlatiyor ilerki vadede hastalik yapici uyusturucu misali
 
bakın 1-2 kitapta okuduğunuz şeyleri cümlesi cümlesine kopyalıyorsunuz sadece, bana söylediklerinizin mantığını söylemiyorsunuz.
Kaldıki karbonhidratların insan vücudundaki etkisini bütün bu etkenlerin üstünde tutuyorsunuz bunu görüşlerini savunduğunuz hekimler dahi kabul edemez.
Karbonhidratlar niye mazottur yağlar niye uçak yakıtı
Enerji kaynaklarının büyük oranda boşaldığı dayanıklılık sporcuları niye karbonhidrat ağırlıklı besleniyor ozaman ? Çıkarsınlar bir dünya şampiyonu-dünya rekortmeni bu branşlardan karbonhidrattan fakir diyetle görelim karbonhidratlar adi bir enerji kaynağımı gerçekten ?

Karbonhidratlar hasta ediyor deniyor ancak bu araştırmaların sonuçları ne kadar sağlıklı ?
-Ne kadar karbonhidrat tüketimi

-Kimin karbonhidrat tüketimi ? Sedanter bireylerin mi hayatlarında egzersiz olan insanların mı verim sporcularının mı ? Akşam erken yatan kişilerin mi yoksa gecenin 2-3 üne kadar bilgisayar başında oturupta 4 saat uykuyla tüm günü geçiren adamların mı ? Ailesinde şeker kalp hastası vs olanlar mı olmayanlar mı ? Büyük şehirlerde yaşayanlar mı yoksa henüz fabrika dumanlarıyla havası zehirlenmemiş olan ufak yerlerde yaşıyanlar mı ? vs... bu listeyi dahada uzatabiliriz bu faktörleri göz ardı ederek yaptığınız hiçbir araştırmada sağlıkla ilgili çok kesin sonuçlara ulaşmasını pekte olası görmüyorum ben çünkü bunların hepsi sağlıkla ilgili çok güçlü oyuncular.
 
bakın 1-2 kitapta okuduğunuz şeyleri cümlesi cümlesine kopyalıyorsunuz sadece, bana söylediklerinizin mantığını söylemiyorsunuz.
Kaldıki karbonhidratların insan vücudundaki etkisini bütün bu etkenlerin üstünde tutuyorsunuz bunu görüşlerini savunduğunuz hekimler dahi kabul edemez.
Karbonhidratlar niye mazottur yağlar niye uçak yakıtı
Enerji kaynaklarının büyük oranda boşaldığı dayanıklılık sporcuları niye karbonhidrat ağırlıklı besleniyor ozaman ? Çıkarsınlar bir dünya şampiyonu-dünya rekortmeni bu branşlardan karbonhidrattan fakir diyetle görelim karbonhidratlar adi bir enerji kaynağımı gerçekten ?

Karbonhidratlar hasta ediyor deniyor ancak bu araştırmaların sonuçları ne kadar sağlıklı ?
-Ne kadar karbonhidrat tüketimi

-Kimin karbonhidrat tüketimi ? Sedanter bireylerin mi hayatlarında egzersiz olan insanların mı verim sporcularının mı ? Akşam erken yatan kişilerin mi yoksa gecenin 2-3 üne kadar bilgisayar başında oturupta 4 saat uykuyla tüm günü geçiren adamların mı ? Ailesinde şeker kalp hastası vs olanlar mı olmayanlar mı ? Büyük şehirlerde yaşayanlar mı yoksa henüz fabrika dumanlarıyla havası zehirlenmemiş olan ufak yerlerde yaşıyanlar mı ? vs... bu listeyi dahada uzatabiliriz bu faktörleri göz ardı ederek yaptığınız hiçbir araştırmada sağlıkla ilgili çok kesin sonuçlara ulaşmasını pekte olası görmüyorum ben çünkü bunların hepsi sağlıkla ilgili çok güçlü oyuncular.


bunları daha evvelde konusmustuk cevap verelim ve bu konuda kapansın herkes diledigi gibi beslenir.

Büyüksehirde yasayan kisi karbonhidrat agırlıklı yada ketojenik diyet agırlıklı beslendigi zaman büyüksehirdenmi tasınmıs olacak? Yada havagazı ile zehirlenen birey her sekilde havagazı ile zehirlenecek bunun beslenme ile ne alakası var ?

Bu yazdıklarınızın insan saglıgına cok zararlı oldugu konusunda hem fikiriz aksini iddaa eden yokki.

Büyüksehirde yasayıp karbonhidrat agırlıklı beslenen birey ile
büyüksehirde yasayıp ketojenik agırlıklı beslenen bireyleri karsılastırdıgımız zaman benim düsünceme göre ki bu düsüncem okudugum kaynaklara göre sekillenmistir sizler farklı seyler düsünebilirsiniz Ketojenik beslenenlerde daha az hastalık görülür. Sayfanın gerilerinde bir calısma yayınladık Turkiyede bir universitede yapılmıs koah hastalarına ketojenik diyet uygulamaları sonucu akciger kapasiteleri artmıs. Daha iyi nefes almaya baslamıslar.


yaglar neden ucak benzini dersek

hücrelerimizde mitokondri adı verilen çok sayıda enerji santralleri var. Yağ asitleri mitokondrilere parçalanmadan girerler; glikoz ise ancak piruvata indirgendikten sonra girebilir. Pirüvat oksijensiz bir ortamda laktata dönüşür ve kaslarınızı ağrıtır. Yağ asitleri ise mitokondrilerde enerji verdikten sonra karbondioksit ve suya dönüşüyor. Karbondioksitin boşaltımı ise laktata göre çok daha kolay.



Bu konuda yapılmış bilimsel çalışmalar yok mu?
Var tabii mesela Muoio ve arkadaşları üç grup atlete aşağıdaki farklı diyetleri uygulayıp performanslarına bakmışlar (6).
1. Düşük yağlı yüksek karbonhidratlı diyet
2. Düşük şekerli yüksek yağlı diyet (ketojenik diyet)
3. Karışık diyet
Karışık diyetle karşılaştırıldığında yüksek şerli diyet grubunda performans %10 artarken, ketojenik diyet grubunda bu oran %33 imiş.

yapılan calısma

Muoio D M, Leddy JJ, Horvath PJ, Awad AB, Pendergast DR. Effect of dietary fat on metabolic adjustments to maximal VO-2 and endurance in runners. Medicine and Science in Sports and Exercise. 1994; 26 (1): 81-88

Eger yapılmıs ve aksini gösteren calısmalar varsa bilgilendiriniz yanlıs birsey yapıyorsak görmüs olalım



İnternet sitenizde atletler için taş devri diyeti (The Paleo Diet for Athletes) isimli bir kitabın tanıtımını görmüştüm. Bu kitaptan biraz bahseder misiniz?
Kitabın yazarları Joe Friel ve Loren Cordain iki eski arkadaş. Prof. Dr. Loren Cordain taş devri diyetinin Dünyadaki en önemli teorisyenlerinden biri. Joe Friel ise sporun en zor ve efor gerektiren dalları olan triatlon ve pentatlon gibi atletizm dallarının antrenörü; kendisi birçok Dünya ve olimpiyat şampiyonu yetiştirmiş. Ayrıca aktif de bir sporcu. Kendi yaş grubunda koşu-bisiklet-koşu dalında dünyanın en iyi 10 sporcusu arasında.
Neyse esas konumuza dönelim. Bir gün Friel ile yaptığı bir sohbette Prof. Dr. Loren Cordain birçok sporcuya uygulanan yüksek miktarda hızlı emilen şekerli diyetin (ekmek, pasta, börek, gevrekler, makarna, pilav, spor içecekleri vb) zararlı olduğunu, buna karşılık taş devri diyetinin ise sporcuların performansını çok artırabileceğini söylüyor (8). Friel ‘olmaz böyle şey’ diyerek arkadaşına karşı çıkıyor. 1995 yılında iddiaya giriyorlar (Friel o zaman 51 yaşında). İddia 1 ay sürmek zorunda.
Friel şekerli gıdaları kesiyor ve taş devri diyetine başlıyor. Fakat ilk iki hafta kendini oldukça bitkin hissediyor. Ağır antrenmanlardan sonra kendini eskisi kadar kolay toparlayamıyor. İddiayı kazanacağından emin olarak diyete devam ediyor. Fakat üçüncü hafta bir anda her şey birden değişmeye başlıyor. Friel kendini çok iyi hissediyor ve ağır egzersiz ya da müsabakalardan sonra çok hızlı yorgunluğunu atıyor.
Friel on yıldan beri haftada 12 saatten daha fazla antrenman yapamazmış. Bu süre uzarsa hastalanır ve çok sık üst solunum yolu enfeksiyonu geçirirmiş. Diyete başladığının 4. haftasında haftalık çalışma süresi 12 saatten 16 saate çıkarmış, hem de hiç enfeksiyon geçirmeden. 16 saatlik antrenmanı ancak 15 yıl önce yapabiliyormuş. Diyete başladığı o yıl Amerika şampiyonluğunda 3. olmuş; son yılların en iyi (kendi) derecesini yapmış.
2000 yılının başından itibaren Friel antrenörlüğünü yaptığı atletlere taş devri diyetini uygulatıyormuş. Bu atletlerin arasında ülke ve olimpiyat şampiyonları da mevcutmuş.


yazı ilgi cekici geldiyse devamı

http://beslenmebulteni.com/bes/inde...38:sporcu-beslenmesi&catid=37:spor&Itemid=397

Benim inancım bu yönde yanlıs yapıyorsam ilerde hasta olurum :)
 
herkes istediği gibi beslenir tabiki
bir araştırma vermişsiniz fazla vaktim olmadığı için yayını inceleyemedim ancak yine aynı yere geliyorum karbonhidrat ağarlıklı ama her karbonhidrat bir değil siz adamı full rafine un şekere dayalı bir diyete mi tabi tuttunuz meyveler sebzeler tahıllar vss nasıl kombinlenmiş çok fark eder.
%22 daha fazla verim artışı diyor araştırma eğer bu gerçekten çok güvenilir bir çalışma olsa spor dünyasında yer yerinden oynardı.%5 daha fazla verim için ne büyük sağlık problemlerini göze alan sporcular %22 için neler neler yapar bir bilseniz. Ancak bırakın yerin oynamasını artçı bilem hissetmedik biz. Acaba deprem bizden çok mu uzakta oldu ?
Bana aksi yönde araştırma varmı diye sordunuz bu konuda internetten litarütüre bakmadım isterseniz boş bir zamanımda bakarım ama okadarda gereki değil çünkü spor camiasında kullanılan metodlar belli
Dedaiğimi tekrar ediyorum çıkarsınlar bir dünya şampiyonu olimpiyat rekortmeni falan bizde görelim diyetin başarısını

Ahmet Aydın hocanın sitesini bende takip ediyorum. O yazıda sözü geçen kitabı daha öncede duydum ama mışlı mişli hikayelerle ne yazıkki bu işler yürümüyor atletleri arasında dünya ve olimpiyat şampiyonları mevcutmuş ?
Hangi şampiyonlar bunlar isim versinler beslenme programlarını söylesinler bizde ozaman gerçekten bu iddaları ciddiye tartışırız.
 
mis mus kullanmasi normal cunku kitapda yazan calismayi anlatiyor.

Artci deprem falam duyamazsiniz cunku bu suplement ureticileri ilac firmalari margarin sivi yag hazir gida ureticilerinin isine gelmez issiz kalirlar bunlar medya ilede ic icedirler. Tv reklamlarina bakin ne kadar faydali yiyecek reklamlari var.

yeterli calisma yok diyorsaniz kendi uzerinizde deneyip goruslerinizi bizimlede paylasirsiniz
 
Tabi canım suplement üreticileri gizliyor zaten bu işten para kazanan okadar kondisyoner teknik adam falan hiçbirşeyi takip etmez yeni araştırmalarmış falanmış. Zaten hepsi karbonhidratla beslendiği için uyuyor :)

Ayrıca denedim ilk 2-3 hafta çok kötüydü sonraki birkaç hafta daha iyi hissediyordum (tabi bu daha iyi hissetmek et yemekten mi yoksa hergün deli gibi tükettiğim rafine şeker ve unu kesmemden mi yoksa akşam 9 ta yatıp sabah 5 te kalkmaya başlamamdan mı o konudan emin değilim ) Ancak bir süre sonra tam aksine halsizlik yapmaya 3. ayın sonunda hayvansal ağarlıklı beslenmeyi bıraktığımda üzerimden inanılmaz bir yük kalkmış gibi hissettim. (tabi bu herkeste böyledir demiyorum benim bünyem için hayvansal ağarlıklı beslenme okadarda verimli değl )Şimdi daha karbonhidrat ağarlıklı bir diet izliyorum omega 3 takviseyi alıyorum aldığım etkidende memnunum.
 
Back
Yukarı